Oy vermeyi unutmayin :3
Yibo uyumakta tedirgindi. Korkuyordu. Yalnız kalmaktan ve ölmekten.
"Lütfen bana bir şey yapma." Yatağına girip yorganını başına kadar çekti.
Zhan Yiboya bir şey olmamasını dileyip kendi yatağına girdi ve uykuya daldı.
Gözlerini açtı ve etrafına baktı. Beyaz karanfillerin içinde beyaz kıyafetli birisi vardı. Parlıyordu gözlerini ondan ayıramıyordu.
Tedirgin adımlarla yanına ilerledi. Bu Yiboydu. "Bay Xiao Zhan? Neden bana öyle bakıyorsunuz? Yoksa benden korkuyor musunuz?" Evet birazcık korkuyordu.
"H-hayır ama burası n-neresi?" Yibo gülümsedi. "Burası benim evim. Her günüm burada geçer benim. Yoksa güzel bir yer değil mi?"
"Hayır çok güzel bir yer Yibo.""Sizcede burası güvenli bir yer mi?" Yüzünde korkutucu bir gülümseme vardı. "Senin olduğun her yer güvenlidir Yibo." Yibo sesli bir şekilde gülmeye başladı. "N-noluyor?" Zhan geriye adımladı.
"Hahahahaha! Bay Xiao Zhan! Bana gerçekten güveniyor musunuz?! Hahahahahaha!!"
"Y-yibo bu sen d-değilsin."
"Burası gerçek dünya! Buraya alışmalısın! Sonsuza kadar burada hapis kalacaksın!" Zhan geriye adımlarken arkaya yere düştü. Düştüğü yerdeki bütün beyaz karanfiler kırmızı bir çiçeğe döndü.Yibo yaklaşıp üstüne oturdu. "Seni hiçbir zaman sevmedim! Sende nefret ediyorum! Her gün Tanrıdan ölmeni diliyorum! O senin canını almıyorsa ben alacağım!" Elini yere savurdu ve tırnaklarını sivrileştirdi. Boğazına yaklaştırdı ve içine soktu. "Y-yibo!"
Zhan Yiboyu itmeye çalıştı ama Yibo diğer eli ile Zhan'ın bileğinden tutup elini yere dayadı. Elini dayadığı yerlerdeki beyaz karanfiller kırmızı çiçeğe dönmüştü. "D-dur!"
"Neler çektiğimi anlıyor musun! Güzel mi! Canın yanıyor, bağırıyorsun, can çekişiyorsun fakat kimse duymuyor! Burada yapayalnız ölüyorsun!"
"Y-yapma..."
"L-lütfen...dur!" Boğazından kanlar akmaya başladı. "Y-yibo!" Yibo'nun yüzünde psikopat bir gülümseme vardı. Onu öldürmekten zevk alıyordu.
"L-lütfen d-durdur şunu..." Nefesi kesiliyordu. "Haykırışların bana zevk katıyor Zhan!" Dudağına yaklaştı. "Seni öldürmeden durmayacağım!"
"YİBO!" Bağırarak uykusundan uyandı. Etrafına baktı. Kan ter içindeydi. Boğazını sıvazladı. "Bu neydi şimdi? Tanrım..." Ayağa kalktı. Başı dönüp yatağa geri düştü.
"N-ne oluyor bana?" Gözlerini sıvazladı ve kalktı. "Ölecek gibi hissediyorum." Terliklerini ayaklarına giydi ve banyoya girdi.
Aynaya baktı. Boğazı morarmıştı. Teni bem beyazdı. "Yoksa Yibo ile rolleri mi değiştik?"
Soğuk suyu açtı ve yüzünü yıkadı. Başını kaldırıp aynaya baktı. "Sadece bir kâbustu Zhan. Sadece bir kâbus."
Yemek hazırlayacak gücü yoktu. İşe geçte kalıyordu.
Üstünü giyindi ve evden çıkıp arabasına bindi. Hastaneye sürerken gördüğü şeyler aklından çıkmıyordu.
Işıkta durdu. Yibo'nun onu sevmediğini ve ondan nefret ettiğini söylediğini düşündü. "Benden gerçekten nefret mi ediyor? Onun için hiç iyi bir arkadaş değilim." Zhan Yiboyu seviyordu. Hemde fazlasıyla. Onu incitmek veya üzmemek için elinden geleni yapıyordu ama bunun yeterli olduğunu düşünmüyordu.
----
aaaaaaaaaaaaaaaaa bolum eksik ettim cok ozur dilerim!!!!!!btwwwww aaaaaaaaaa hikaye 2,19 bin ve 400 oy almiss cok tesekkur ederim hepinizi ham yaparimmmmmmmm
instagramimida takip etmeyi unutmayin citirlar @yvuxue
hepinize yizhanli geceler!! ne alakaysa :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cafuné // yizhan
Fanfictionseni ne kadar sevdiğimi çiçeklere sor çünkü onlara fısıldadım aşkımızı... [angst, düz yazı, rahatsız edici unsurlar, +13] #1 angst tamamlandı-07032021