6

491 67 17
                                    

Oy vermeyi unutmayin :3

Oy vermeyi unutmayin :3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zhan çok şüpheliydi. Eğer Yiboyu burada yalnız bırakıp giderse ölebilirdi. Mesaiye kalacak doktorlara veya hemşirelere hiç güveni yoktu.

Akşam çoktan olmuştu. Zhan'ın gitme saati gelmişti. Yiboya ilaç içirmek için odasındaydı.

"Yibo ben gitmek zorundayım. Tek başına değilsin unutma." Yibo çok üzgün görünüyordu. Zhan'ın onu yalnız bırakmasını istemiyordu. "Bay Xiao Zhan ne zaman burada olacaksınız?"
"Haftanın iki günü mesaiye kalırım. Merak etme sabah yine görüşeceğiz." Zhan gülümsedi.
"Melek gibi hissetmeyi seviyorum ama melek olmak istemiyorum."

Zhan yutkundu. "Olmayacaksın Yibo. Buna şuan izin vermeyeceğim." Yibo gülümsedi Zhan'da gülümsedi.

"Umarım yarın sabah görüşebiliriz Bay Xiao Zhan." Zhan kaşlarını çattı. "Yibo! Böyle konuşmanı istemiyorum!" Yibo başını eğdi. "Özür dilerim Bay Xiao Zhan."
"Sorun değil. Her neyse görüşürüz Yibo!"

Zhan odadan çıktı. Çok gergindi. Yanlış yapıyormuş gibi hissediyordu. Ama başka çareside yoktu.

"Yibo umarım dayanabilirsin." Zhan Yiboya inanıyordu. Sağ salim uyanacaktı.

Zhan arabasına binip annesinin evine sürdü. Bir saat sonra eve geldiğinde kapıyı çaldı.

Annesi kapıyı açtı. "Aa Zhan küçük tavşanım bu ne sürpriz." Zhan gülümseyen yüzünü aniden somurttu. "Anne ben 29 yaşındayım!"
"Banane o senin sorunun sen benim gözümde hala küçük bir tavşancıksın." Burnunu sıktı.

İçeri girdiler ve Zhan koltuğa oturdu. "Anne senden bir şey isteyebilir miyim?" Annesinden borç isteyecekti.

"Tabiki Zhan her şeyi."

Zhan vazgeçti. "Boşver."

"Aa neden hevesimi kursağımda bıraktın!"
"Gereksiz bir şeydi zaten." Değildi.

"Peki madem. Aç mısın?"
"Ah yok hastanede yemiştim seni göreyim diye geldim evde yapılacak işlerim var."
"Biraz daha kalsaydın tavşanım."
"Özür dilerimmm bir sonraki sefere anneciğim."

Zhan evden çıkıp kendi evine sürdü.

Saat çoktan gece 12 olmuştu. Eve gidip hastaların dosyalarını kontrol etmeliydi.

Aklı Yibodaydı. 'Çoktan uyumuş mudur?' Diye düşündü.

İçinde kötü bir his vardı. Onu orada yalnız bıraktığı için kötü hissediyordu.

Zhan evine geldi ve içeri girdi. Hemen masaya geçip bilgisayarı açtı. "Aslında Yibo'nun kamerasına ulaşabilirim değil mi?"

Zhan uzun bir denemenin sonunda Yibo'nun kamerasına ulaşmıştı. Çok şükür iyiydi.

Uzun bir iç çekti.

Çantasından hastaların dosyalarını çıkarıp karıştırdı. Ara sıra gözü Yiboya gidiyordu.

Saat gece 2 olmuştu bile. Dün gece Yibo bu saatlerde nöbet geçirmişti.

Zhan dosyaları bir kenera itti ve Yiboyu izlemeye başladı. "Umarım bir şey olmaz."

Yibo uyuyordu. Ters giden hiçbir şey yoktu.

Yibo bir melek gibi uyuyordu. En azından Zhan böyle düşünüyordu. Ondan gözlerini alamıyordu. Resmen ona kitli kalmıştı.

Yibo saat 3 buçuk civarı gibi hareketlenmeye başladı. Zhan kapanan gözlerini araladı ve Yiboya baktı.

Yibo nöbet geçiriyordu. Hızlı nefes alıyordu ama sessizdi.

Ellerini boğazına götürdü. Kendini boğuyordu. Zhan çok endişelenmeye başladı. Bir doktorun veya hemşirenin içeriye girmesini bekliyordu. "Yibo dur kendini öldüreceksin!"

Yibo'nun nefesi dahada hızlanmıştı. Yiboyu o varlık değil kendisi öldürüyordu. Zhan ayağa kalktı ve koşarak cebinden telefonunu aldı.

Mesaiye kalan doktoru aradı. Ama açmıyordu. Defalarca aradı. Hâlâ açmıyordu.

"Ah siktiğimin doktoru!" Telefonu koltuğa attı ve bilgisayarın karşısına geçti. Hiçbir şey yapamamak Zhan'a acı çektiriyordu.

Yibo can çekişiyordu.

----
oooh dahada kaooosss ooooghhg

100 okunma icin tesekkur ederim!! hepinize iyi mi iyi geceler!! :33

cafuné // yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin