11

454 64 39
                                    

Oy vermeyi unutmayin :3

~Y

Yibo uykuya daldı. Gözlerini açtığında beyaz karanfillerin önünde duruyordu.

Bu Yibo'nun resmini çizdiği çiçeklerdi.

Olduğu yer çok güzeldi. Bembeyaz karanfillerin içindeydi. Çok güzel hissettiriyordu.

Adımlar atıp ilerlemeye başladı. Her bir karanfili ezdiğinde üzülüyordu. Sanki bir insanı öldürüyor gibi hissediyordu. "Özür dilerim güzel çiçekler..."

Zhan'ı düşündü. "Keşke burada olsaydı."

İlerlemeye başladı. İlerledikçe sandalyede oturan birisini gördü. "Ah buda kim?"

Daha iyi görebilmek için yakına gitti. Bu Zhandı.

Baygın duruyordu. Veya Yibo öyle düşünüyordu.

Beyaz kıyafetlerin içindeydi. Yerdeki çiçekler sandalyeye sarılıp Zhan'ın başında kocaman bir çiçekten taç oluşturuyoları.

Zhan'ın ağzında ve boynunda kırmızı bir sıvı vardı. Bu çiçeklerin kanıydı.

Çiçekler Zhan'ın boynuna sarıldı ve daha fazla kanlarını akıttı.

Yibo endişelenip Zhan'ın yanına gitti. "Bay Xiao Zhan!"

Boynundan çiçekleri koparmaya çalıştı. Dikenlilerdi ve Yibo'nun ellerini kanatıyorlardı. "Ahhh!!"

En sonda Zhan'ın vücuduna sarılmış çiçekleri kopardı. Ellerinin yarısı param parçaydı. Kanlar damlıyordu.

Onu birden sandalyeden çekip yere düştü. Zhanda kucağına düşmüştü.

Zhan'ı tuttu. Elindeki kanlar ile beyaz tişörtünü kirletiyordu.

Düştükleri yerdeki karanfiller birden kırmızı bir renkte çiçeğe dönüştüler.

Kolunu Zhan'ın başının altına koydu. "Bay Xiao Zhan! Beni duyuyor musunuz. Lütfen uyanın!"..

Sarsaladı. Başını Zhan'ın sol göğsüne koydu. Gözünden yaş süzüldü. "Hayır Bay Xiao Zhan! Hayır uyanmanız gerekiyor!"

"Lütfen sessiz kalmayın! Uyandım Yibo diyin bana gülümseyin lütfen Bay Xiao Zhan!!" Ağlamaya başladı. Tek güvenip sevdiği birisini kaybetmişti.

Elleri canını acıtıyordu ama kalbinin acıdığı kadar acımıyordu. "Neden! Neden ben!"

"Lütfen Bay Xiao Z-zhan! Beni h-hiç bırakmayacağınızı s-söylediniz!"

Zhan'ın gözünden bir damla göz yaşı süzüldü. Yibo elini Zhan'ın yüzüne koydu.

"Bay Xiao Zhan! Eğer beni b-bırakırsanız ben ne y-yaparım!? Siz o-olmadan yapamam!"

Zhan'ın yanağı Yibo'nun ellerindeki kandan dolayı kırmızı olmustu.

Yibo bağırdı. Zhan'ın başından tutup göğsüne çekti ve sarıldı.

Yibo etrafına bakındı. Çiçeklerle sarılmış bir bıçak gördü. Kalkıp bıçağı aldı.

Tekrar Zhan'ın yanına geldi ve elini tuttu. "Siz benim h-her şeyimsiniz. Bilmiyorum size neden bu kadar bağlandığımı. Ama i-iyiki bağlanmışım. H-hiç pişman d-değilim."

Bıçağı boynuna uzattı ve derin bir kesik attı. Kesilen yerlede beyaz karanfiller çıktı ve Zhan'ın kucağına düştü.

Aniden bir hemşirenin sesi ile nefes nefese uyandı.

"İyi misiniz?" Yibo'nun başı çok ağrıyordu. Kafasını ovaladı.

"Başınız mı ağrıyor?" Bir an önce Zhan'ı görmek istiyordu. Onun iyi olup olmadığını öğrenmek istiyordu.

Yibo ellerine baktığında dikenlerin yarattığı kesik izlerini görebiliyordu. Dahada korkmuştu.

Yataktan kalktı ve terliklerini giydi. "Bay Wang Yibo durun lütfen ilaçlarınızı içmeniz gerekiyor."
"Zhan nerede o iyi mi?"
"Haaa??"
"Nerde dedim!"
"O-odasında o iyi m-merak etmeyin."

Yibo şükretti ve derin bir iç çekti. Pencerenin yanına gelip perdeyi açtı. Çokta dolunay ve yıldızlar çıkmıştı.

Ellerine tekar baktı. Yaralara dokunduğunda acıtıyordu. "Tsk..."

Zhan'ı görmek istiyordu. Her saat her dakika her saniye. Ama onu rahatsız ettiğini düşünüyordu.

Hemşire Yibo'nun yanına gelip su ile ilacı uzattı. "Buyurun Bay Wang Yibo." Yibo hapları içti.

----
500 okunma icin tesekkur ederim!!

iyi geceler :3

cafuné // yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin