Oy vermeyi unutmayin
Yibo Zhan'ın göğsünde uyurken sızlanmaya başladı. Hafifçe inliyordu. Zhan uyanıp Yiboya baktı. Ağladığını ve nöbet geçirdiğini farketmişti.
Hemen başını okşayıp sakinleştirmeye çalıştı. Zor olsa bile en sonunda sakinleşmişti.
Zhan uyandı ve saate baktı. Çoktan 10 olmuştu.
Kollarının arasına uyuyan Yiboya baktı. Dişlerini sıkıp başını yukarı doğru itti. Tatlılık krizinden ölüyordu. Hiç kalkıp gitmek istemiyordu.
Biraz onu seyretti. Yibo'da uyandı ve gerilerek Zhan'a sarıldı. "Mhhm günaydın gege." Zhan'da ona sarıldı. "Günaydın Yibo. Rahat uyudun mu?"
"Hmhm oldukça fazla. Ya siz- yani sen?"
"Şu durumda bende oldukça fazla iyi uyumuş oluyorum." Sıkıca sarıldı. "Gege n-nefes alamıyorum."Sarılmasını hafifletti. "Ah özür dilerim." Yibo güldü. "Hastaneye gecikmiyor musunuz?" Saate döndü. "Kahvaltı yapıp çıkacağım. Gelde beraber kahvaltı yapalım." Yibo başıyla onayladı.
Yibo yatakta biraz daha kaldı. Daha sonra Zhanında duştan çıktığını farkedip lavaboya kendi girdi.
Elini yüzünü yıkayıp havluya sildi. "Yibo benimle gelmeyecek misin?" Arkasını döndüğünde annesi oradaydı. "A-anne?"
"Yibo sen buraya ait değilsin. Bana gel." Kollarını iki yana açtı ve gelmesi için elini hareket ettirdi.Hafifçe annesine doğru adımlarken Zhan'ın dediği aklına geldi. "Ölmüş olanın yanına gidemezsin."
Durdu. "Sen annem değilsin!" Sırtından şeytani kendisi sarıldı. "Hayırsız evlat olma Yibo. O senin annen işte görmüyor musun?" Korkuyla ona baktı ve ittirip çekildi. "Beni rahat bırak! Neden bana bunları yapıyorsun!? Sana ne yaptım!"
Gülümseyerek konuşuyordu. "Sana bir şey yapmıyorum Yibo. Neden böyle diyorsun?"
"Size karşı yenilmeyeceğim bana asla sahip olamayacaksın!" Şeytani kendisi aynayı gösterdi."Bu senin gelecekteki halin Yibo." Yibo gördüğü şey karşısında çok korkmuştu. Yutkundu ve şeytani kendisine geri baktı. "Eğer sonunun böyle olmasını istemiyorsan benimle gel."
"Sana inanmıyorum! Seninle hiçbir yere gelmeyeceğim!" Banyodan çıkıp kapıya yaslandı.Derin bir iç çekti. Zhan Yibo'nun yanına geldi. "Yibo iyi misin?" Başıyla onayladı. "Terlemişe benziyorsun."
"Hayır iyiyim." Alnını sildi ve mutfağa girdi.Birlikte kahvaltı yaptılar. "Yemek için teşekkürler."
Masayı toplayıp içeri geçtiler. Zhan ceketini giyerek Yiboya baktı. "Lütfen gitme gege." Elini tuttu. "Gitmek zorundayım Yibo biliyorsun ama merak etme hemen döneceğim." Yibo çok korkuyordu.
"Ne kadar dayanabileceğimi bilmiyorum gün geçtikçe dahada kötüleşiyorlar." Zhan Yiboya sarıldı. "İyi olacaksın sadece onları dinleme sana söz veriyorum. İlaçlarını almayı sakın unutma." Çekildi ve evden çıktı.
Etrafına baktı. Görünürde hiçbir şey yoktu. İç çekip koltuğa oturdu. "Lütfen sadece normal bir gün geçirmek istiyorum." Sehpanın üzerinden bir kitap aldı.
Sayfaları karıştırırken ayraç olmuş ve solmuş bir karanfil vardı. Eline aldı ve bakındı.
"Zavallı karanfil..." Kitabın içine geri koydu ve okumaya başladı.
Kitabın yarısına kadar okumuştu. Kapatıp koltuğa koydu ve uzandı.
----
artik klasik sozumuzu yazmaya cok useniyorum 😩😩😩😩😩😩gece okuyanlara iyi geceler sabah okuyanlara gunaydin oglen okuyanlara tunaydin aksam uzeri okuyanlara iyi aksamlar 💐💐💐💐💐💐💐💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cafuné // yizhan
Fanfictionseni ne kadar sevdiğimi çiçeklere sor çünkü onlara fısıldadım aşkımızı... [angst, düz yazı, rahatsız edici unsurlar, +13] #1 angst tamamlandı-07032021