2

311 36 18
                                    



"Hiç kimsenin masum olduğunu kesinlikle söyleyemeyiz, oysa herkesin suçlu olduğunu kesinlikle onaylayabiliriz."
-Albert Camus/ Düşüş


05:41 
Pazar sabahı

Yıllar sonra içinde ilk defa aptalca bir ağlama duygusuyla uyandı. Neden ona kendisini unutturan uykusu sürüp gitmemişti? Birazdan kalkacaktı. Yaşamak sıkıcı ve anlamsızdı. Hava yine ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya da fazla yağmurlu olacaktı.

Hiçbir insan, hiçbir eğlence onu heyecanlandıramazdı. Ona en çok dokunan, kendini her davranışında suçlu olarak görmesiydi.
İşlediği suçu bilmiyordu, bu yüzden bütün suçlar onun oluyordu. Suçsuzken bile kendini suçlu buluyordu.

Sağına döndü ve elini soğuk yastığının altına soktu. Saat altıya geliyordu. Karanlık dışında hiçbir şey yoktu pencerenin ardında.

Ne istiyordu bu hayattan? Belki daha az gülünç ve daha manalı bir hayat? Hayatını manasız bir hale sokmaktan başka ne yapmıştı? Bu yaşına kadar yaptığı en iyi şey, yalnız kalabilmek olmuştu.

Gözlerini tekrar kapattı. Biraz daha uyuyabilir miydi? Ellerini güzel bir anıyı düşleyecekmiş gibi yastığının hemen altında birleştirdi. Yatağı gittikçe soğuyordu.

Güzel bir anısını hatırlamaya çalıştı ama hatırlamaya çalıştığı anıları artık ona acı veriyordu. Çocukluğuna ya da ailesine dair anılarını getirmeye çalıştı aklına. Anıları, çocukluğu bomboştu. Kesesinde hiçbir şey yoktu.

Bir kardeşi var mıydı? Ne sıklıkla kavga ediyorlardı? Bir kız kardeşi olmasını istiyordu. Özlediği merhamet duygusunu ona yeniden tattıracak bir kız kardeş..

Ama bildiği, hissettiği tek bir şey vardı: İnsanlara kendinden hiçbir şey bırakmayacaktı. Yalnızlığı ölüme giderken bile onunla beraber olacaktı. İçinde sonsuz bir merhametsizlik duygusu vardı.

Kendi küçüklüğüne dair hatırladığı bütün anılarında Halit vardı. Savaş'ın çocukluğu Halit'in anlattığı kadardı.

Savaş çocuk esirgeme kurumundan kaçtığı sırada Halit ile karşılaşması onun hayata dair ikinci şansıydı.

Halit ne kadar onu kuruma geri vermek istese de Savaş kıyametleri koparmıştı. Bir daha o yere gitmek istemiyordu. Ölürdü daha iyi. Bir aile istiyordu.

Günler sonra Halit, Savaş'ı evlatlık alabilmek için her şeyi yaptı. Savaş'ı evine getirdiğinde ise Savaş hayata yeniden yutundu. Mutlu bir çocukluğu ya da gençliği olmadı ama hayatta değer verebileceği bir aileye sahip oldu.

Halit'te yalnız yaşıyordu. Ne karısı vardı ne de çocukları. Hayatında hiç evlenmemişti. Neden olduğu bilinmez, kendini Savaş'a adamıştı.

Komidininin üzerindeki telefonu titremeye başladığında gözlerini açmak zorunda kaldı. Arayan Vega'ydı.

"Beni bu saatte arama," dedi Savaş kısık sesiyle.

"Uyanık olduğunu biliyordum," dedi Vega her zaman ki heyecanıyla. Daha güneş doğmamıştı ama o bu saatte bile enerjik olabiliyordu.

"Yine de beni bu saatte arama," dedi Savaş tekrar ve telefonu kapatmak için harekete geçmişti ki Vega onu durdurdu.

"Temiz bir iş var," dedi Vega hızlıca. İkisinin de zamanı değerliydi. Bu yüzden hızlıca iletişime geçmek en doğrusuydu.

YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin