Herkese selamlar... Sonunda yeni bölümle gelebildim. Hayatımın evde fakat inanılmaz yoğun bir döneminden geçiyorum maalesef dostlarım. Sizler nasılsınız?
Bu bölüm biraz daha sakin geçti ancak sonraki bölüm olayyy olacak der susarım.
Oy vermeden ve yorum yapmadan geçmeyiniz.
instagram: nurakyol.123
Sevgiler!
--------------
SELİN
--------------------
Hayatta bazı anlar vardır. Hiç bitmesin, hiç sonu gelmesin istersiniz. ''Bu bir rüyaysa hiç uyanmayayım lütfen!'' dediğim nadir anlardan birindeydim dün gece. Sinan'ın gözlerinin içine baktım. Bir saniye kırpmadan, titremeden dümdüz baktım. Her şey gelişigüzel gelişti. Nasıl bir cümle kurdum durumumu anlatan farkındayım ama olanlar bundan ibaretti. Birlikte şarkılar söyledik. Yumuşacık tınılı sesi, binlerce duyguyu aynı anda görebildiğim gözbebekleri... Her şey o kadar muhteşem, o kadar güzeldi ki! Kalbime dokundu. Kalbine dokundum. Bir şekilde ikna ettim onu. Bir şekilde kalbime sızdı. Her şey çabucak oldu ve çabucak yitirdi güzelliğini.
Shakespeare'in Romeo ve Juliet'i gibiyiz biz seninle. Ailelerimiz düşman değil fakat aşkımız aynı derecede imkansız. İmkansızın da ötesinde. Az önce söylediğim sözleri geri almaya yelteniyorum. O kadar da değildir ya, diyerek teskin ediyorum kendimi. Ama... Gerçekler acı. Karşına dikilip 'Sana yalan söyledim.'diyemem. 'Baban yüzünden buradayım. Baban yüzünden yaklaştım sana. Baban yüzünden zorladım seni. Kardeşinle aranı düzeltebilesin diye kırk tilkinin kırk kuyruğunu birbirine bağladım.' Hiç diyemem!
Romeo'nun çok sevdiğim bir alıntısı yankılanıyor zihnimde.
''Ne yaparsın, böyledir çilesi aşkın,
Taş gibi oturmuş bağrıma acılarım.''
Kalbimden ince bir sızı akıp gidiyor. Kasılıp kalıyorum. En derinlere yol alıyor. İçim titriyor. Kalkıyorum saklandığım köşeden. Yeter artık, düşünmeyeceğim! Sabahtan beri Sinan'la saklambaç oynuyoruz. Kaçıyorum dümdüz. En iyi bildiğim şeydir zaten kaçmak. Zorlanmıyorum bu yüzden.
''Ne yapıyorsun burada?''
Yüreğim yerinden oynuyor. İrkiliyorum. Öyle dalıp gitmişim ki Eslem'in geldiğini bile hissetmiyorum.
''Hiç...''diyorum cansız bir sesle. Hemen yanıma geliyor. Yüzümü ellerinin arasına alıp sağa sola çekiştiriyor. İlgiyle yüzüme bakıyor. Anladı. Hep anlar zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ VAKTE KADAR
HumorSevgili Rapunzel, Saçların upuzun olmasaydı ve hapsolduğun kuleden aşağı sarkıtasamaydın onları... Nasıl ayrılırdın o yüksek kuleden? Ya sesin çok çirkin olsaydı ve Prens duyar duymaz uzaklaşsaydı... Nasıl kaçardın, kurtulurdun cadının elinden? Masa...