Size upuzun bir bölüm getirdim canlarım...
Saat 01.48 (Gece yine uyuyamamış ve bölüm yazmış yazan bol bol yorum ve oy ister. Uyandığımda ilk işim yorumlarınızı okumak olacak efendim. : ) )
Bu bölümde 4 şarkı geçiyor. Dinlemek isteyenler için ikisini bırakıyorum ki bölümü okuduktan sonra anlayacaksınız ki çok özel şarkılar bunlar.
Bu bölümü çok severek ve eğlenerek yazdım. Umarım siz de benim kadar severek okursunuz.
-----------
ESLEM
Yanınızda sonuna kadar güvenebildiğiniz arkadaşlarınız varsa daha neye ihtiyacınız olabilir? Varsın olmasın ailenizden gelen sevgi. Hemen dibimde, cıvıl cıvıl ve fıkır fıkır Selin gibi bir dost varsa kötü olan her şey önemsiz. Kalbimi acıtan ne varsa savurdum denize. Fısıldadım gökyüzüne. Yeniden ben, ben oldum. Gardını alan, kalkanlarını indirmeyen güçlü kendim. Böyle idare edebiliyorum. Böyle mutlu olabiliyorum.
Sahilde vakit geçiriyoruz bizimkilerle. Yüzüyoruz, dinleniyoruz sonra tekrar yüzüyoruz. Dibe dalma yarışları yapıyoruz. Balıklar gibi kıvrıla kıvrıla yüzüyoruz. Kahkahalar atıyoruz her şeye inat. Herkese inat mutlu oluyoruz. Dinlendiğimiz kısa zamanlardan birinde Selin ayaklanıyor.
''Nereye?''
''Evrene mesaj göndermeye.''diyor deli. Kısa bir süre bir şeyler arıyor. Buluyor beğenmiyor. Tatmin olana kadar deniyor. Üç odun parçasıtyla geri dönüyor. Ne yapacağını merak ediyorum. İlgiyle izliyorum onu. Emir hemen yanımda ayakta duruyor. Selin'e gülüyor.
''Bu çok ince, bu çok kalın. Sen ideal parçasın.''diye diye uzun orta kalınlıkta bir çubuklar bulmayı başarıyor Selin.
''Hadi gelin!''diyerek ikimize sesleniyor.
''Ne yapacağız?''diye soran Emir oluyor. Bir de çemkiriyor deli. Ne suçu varsa çocuğun...
''Evrene mesaj dedim ya!''
Elimize birer çubuk tutuşturuyor. Anlamayan bir ifadeyle ona bakıyoruz.
Biraz ileri gidip elindeki çubuğu kuma batırıyor. Adını yazıyor ıslak kuma. Bize dönüp aynısını yapmamızı istiyor. İkiletmeden yapıyoruz. Selin'in hemen yanına Eslem yazıyorum. Emir de benim adımın yanına adını yazıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ VAKTE KADAR
HumorSevgili Rapunzel, Saçların upuzun olmasaydı ve hapsolduğun kuleden aşağı sarkıtasamaydın onları... Nasıl ayrılırdın o yüksek kuleden? Ya sesin çok çirkin olsaydı ve Prens duyar duymaz uzaklaşsaydı... Nasıl kaçardın, kurtulurdun cadının elinden? Masa...