Herkese selamlar... Verdiğim aradan dolayı üzgünüm dostlarım. İnşallah bundan sonra düzenli bölümler eklemeye devam edeceğim.
Lütfen yorum ve oy eksik etmeyiniz. Düşüncelerinizi merakla bekliyor olacağım.
bölüm şarkımız:
-------------
ESLEM
----------------
Sıkılıyorum. Başta eğlenceli gelen her şey birden büyüyor gözümde. Nefesim tıkanıyor. Gıy gıy gıy... Müzik giderek yavaşlıyor. Selin'in itirafından sonra her şey bir tık tekdüzeliğe sürüklüyor beni. Sinan'a aşık olduğunu söylüyor. Aşık olmuş... Aşık olmuş! İlk duyduğum zaman onun için mutlu oluyorum. Birini sevmek çok güzel. Gizli gizli yaşanan ilk heyecanlar, kıvrandıran hisler çok güzel... Kalbin çarptığı o ilk an çok değerli. Ama... Sonrası? Birine beslediğin hisler bazen ağır sorumlulukları da beraberinde getirebiliyor. İşte tehlikeli olan da bu. O sorumluluğun altında ezilmesinden korkuyorum. Çok fazla korkuyorum.
Daha fazla duramıyorum orada. O korku boğuyor beni. Boğazımda yakıcı bir yumru var. Dışarı atıyorum kendimi. Selin, Sinan'ı gerçekten seviyorsa bu işin arap saçına dönmesi an meselesi demektir. Sinan'ın da Selin'e karşı hisleri varsa, ki bence var, üçüncü dünya savaşı yakın demektir.
Havaya hayali bir tekme savuruyorum. Bir işim de yolunda gitse ben şaşırırım zaten. Açılan yırtmacımı görünce nefesim kesiliyor. Ah, Eslem ah! Gözlerimle bir çırpıda etrafı tarıyorum. Diğer yandan da içimden dua ediyorum tabii. Lütfen, kimse olmasın! Lütfen! Donumu kimsenin görmesini istemeyiz. Alalede açmaya hiç gerek yoktu hani, değil mi?
Gözlerim bir noktaya erişince duruyor. Ah... Bir saniliğine de olsa unuttum. Umut ağır bastı. Sonuç olarak bahtsız bedeviyim ben. Böyle bir şeyin olması mümkün mü? Bildiğin... düpedüz... talihsizim ben. Kaan Seven keyifle sırıtıyor karşımda. Gözleri derin yırtmacımın bulunduğu o noktada. Böyle bir fırsatı hiç kaçırır mı? Açık açık, hiç utanmadan bakıyor. Kaldırdığım ayağımı indirip diğer dizime sıkı sıkı yapıştırıyorum. Bu hareket beni cehenneme tümden götürüyor. Ani hareketim yüzünden tökezliyorum. Dengem bozuluyor. Düşmek üzereyken koluma yapışan el sayesinde ayakta kalabiliyorum. Bu derin yırtmaçla bir de düşseydim... Kalbim yerinde takla atıyor! Gözlerine tekrar baktığımda karar veremiyorum. Düşsem daha mı iyi olurdu? Başımı çarpmış gibi yapar, yalandan iki bayılırdım. Şimdi ise... Şimdi ise alev çemberinin içindeyim. Adım atamıyorum. İtemiyorum onu. Gülüşüne takılıyorum. Alayla kıvrılan dudaklarına. Her şey çok fazla gelmeye başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ VAKTE KADAR
HumorSevgili Rapunzel, Saçların upuzun olmasaydı ve hapsolduğun kuleden aşağı sarkıtasamaydın onları... Nasıl ayrılırdın o yüksek kuleden? Ya sesin çok çirkin olsaydı ve Prens duyar duymaz uzaklaşsaydı... Nasıl kaçardın, kurtulurdun cadının elinden? Masa...