''Kaybettim!''

968 106 59
                                    

Herkese selamlar dostlarım. Nihayet yeni bölümle karşınızdayım. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. Merakla ve heyecanla bekliyorum.

Oylar +80 olur mu? Olsa ne güzel olur. ♡

instagram : nurakyol.123 (takibe almayı unutmayın)

Sevgiler....

---------

SELİN

---------------

''Selin... Gerçekten iyi misin?''

Sinirleniyorum. İstediğim itirafı da alamayacak mıyım gerçekten? Böyle biri misin sen Sinan? İkiyüzlü, yalancı... Böyle biri misin gerçekten? Aldatıldığıma, boynuzlandığıma üzülmüyorum artık. Hepsini geçtim de dürüst davranıp en azından itiraf edebilseydin Sinan! Gözlerim doluyor. Boğazım zaten acıyor öğürmekten. Kafam zaten bir trilyon dünya. Bir de bu eksikti. Burnum sızlıyor. İnsanlara duyduğum güven, zar zor yıkabildiğim o duvar... Gereksizmiş, diyorum içimden. Hiç izin vermemeliydim kilidi açmasına. Hiç girmemeliydi kalbime. Kocaman bir hiçiz biz.

İmdadıma yetişen açılan kapı oluyor. Sinan'ın dikkati dağılıyor. Bende o ara sileceklerimi açıp ıslanan merceklerimi tertemiz yapıyorum. Gözkapaklarımı kapatıp açtım desem durum daha anlaşılır olabilirdi. Belki... Bir ihtimal... Ben dümdüz bir insan değilim. Selin'im işte. Yine Selin'lik yapıyorum. Hayal dünyamda yaşadığım, hissettiğim her şey gerçekle çarpıştığında iyi şeyler olmuyor. Kocaman bir hayalkırıklığı izi kalıyor geriye. Her neyse...

''Nasıl hissediyorsun?''

Hızlı adımlarla bir çırpıda yanıma ulaşan Emir'i elimle durduruyorum.

''Kusmuk gibi. Kokuyorum.''derken bir parça utanmıyorum. Ne yapalım, hasta olduk. Boynuzlarımı başımın her iki yanında hissederken kötü kokunun da benden kaynaklanması hiç hoş değil.

Emir umursamayıp sarılıyor bana. Ah, bu çocuk...

Başımı boynuna gömüp gözlerimi sıkı sıkı kapatıyorum. Kalbimdeki ağırlık hissedilir bir şekilde hafifliyor. Yorgun hissediyorum.

''Dikkat etsene kızım kendine. Dizime yatırıp döverim seni.''diyor. Kısık bir kahkaha attığında omuzlarının titrediğini hissediyorum. Bende gülüyorum. Sinan'ın karşısında çocuk gibi azarlanmadığım kalmıştı o da oldu. Bunu hatırlayınca somurtuyorum. Emir'in boyun çukurundan ayrılıyorum. Çenemi omzuna yaslıyorum. Gözlerimi açtığımda Sinan'ı göremiyorum. Emir'in omzunda dört bir yanı kontrol ediyorum. Ciddi yok. Gitmiş. Gözünde hiçbir değerimin olmadığını en sonunda anlıyorum. O an kalbime hayali bir hançer saplanıyor işte. Canım yanıyor.

O muhteşem geceyi kendi kendime mi yaşadım ben? Hayal mi gördüm? Onunla dans ettim. Onunla öpüştüm. Benim için değeri de önemi de büyüktü. Sinan'ın sözlüğünde 'hiçbir şey'in karşılığıymışım meğer.

O gün Sinan'ı bir daha göremiyorum. Değersiz hissetmek beni hasta olmaktan daha çok yoruyor. Tüm gün uyuyorum. Eslem'in korumasında, Emir'in taşımasıyla eve getirildiğimi söylemiş miydim? Beni çıldırttılar. El bebek gül bebek bakılmak da bir tık zorlamış olabilir, bilemiyorum.

Tadım yok, tuzum hiç yok. Eslem sürekli uyandırıp besliyor beni. Ona da çıldırıyorum. Aç değilim, diyorum. Yok, olur mu? Ben açmışım da hissetmiyor muşum... Bu çıkan göbek ne, diyorum. Benim göbeğim mi vardı, diyorum. Yok... Dinler mi, dinlemez. Bir süre sonra benim de işime geliyor. Yüz yıldır saçlarımı taramamıştım mesela. Uzun bir duş sonrası oturuyorum Eslem'in dibine. Normalde olsa çıldırır, asla yanaşmaz taramaya. Cırlar bir de en yüksek desibelde. Hiçbir şey demeden tek tek uğraşıyor saç tellerimle. Acıtmadan, ince tutamlar alarak tarıyor. Nasıl çıldırdığını biliyorum elbette. Ara ara saçlarıma sert bir hava dalgası ulaşıyor. Bu burundan gelen bezmişlik nefesi. Hissediyorum ama yapacak bir şey yok. Biraz daha bir şey yesem bu sefer de çok yemekten kusacağım.

ÜÇ VAKTE KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin