''Güzel ve Çirkin''2

554 100 18
                                    

Bu bölüm iki parttan oluşmaktadır. ''Güzel ve Çirkin''1 bölümünü görmediyseniz önce 1.kısma uğrayınız.

Merhaba sevgili herkes! Upuzun bir bölümle karşınızdayım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhaba sevgili herkes! Upuzun bir bölümle karşınızdayım. İki parta ayırarak yayınlamayı tercih ettim. Lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin.

Seviliyorsunuz.

------

SELİN

-----------

Doğruluyorum. Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak deyimini icat eden atalarımız tam da bu gibi durumlar için söylemiş olsagerek... Gürültüden kaçarken kalp gümbürtüsüne yakalanmak da ne bileyim hayattaki şansımı özetliyor. Sinan gerçekten burada. Hayal falan görmüyorum. Karanlık tarafta oturduğu için net bir şekilde yüzünü göremiyorum. Onu sesinden tanıyorum.

''Kaçacak mısın yine?''diyor bana. Sesi sakin geliyor ancak altında yatan iğneleyici tınıyı hemen yakalıyorum. Yüzüme ateş basıyor yine. Burada, böyle karşılaşmak zorunda mıydık gerçekten?

''Trip mi atıyorsun bana?''

''Yok, canım ne tribi...''

Yüzümden bedenime yayılan sıcaklık yüzünden yerimde kıpırdanıyorum. Bana 'canım' dedi, triplerine hiç girmeyeceğim şimdi. Sonra yüz kere düşünüp bin kere kurup zihnimde tekrar canlandırmalar yapabilirim.

Karanlık benim yüzümü de sakladığı için cesaretimi toplayıp arsızlığa vurmaya karar veriyorum. Ciddiyeti koruyunca işin içinden çıkamıyorum zaten. Yanına oturup geriye yaslanıyorum. Omuzlarımız birbirine değiyor. Sinan ateş gibi yanıyor. Teması kesmek için hareket edebilirim. Hafifçe yana kayarım o da dalgasını geçip susar. Bu beni her ne kadar zor duruma soksa da geri kaçmak istemiyorum. Ne kadar kaçsam pinpon topu misali o kadar yakınlaşıyoruz. Kısa bir açıklama yapıp konuyu kapatmaya çalışacağım.

''Sinan ben...''diyorum ve düşünmeden konuşmaya başladığım için duraksıyorum. Uygun kelimeyi bulamıyorum. Hani arsızlık yapacaktım? Buraya kadar benim patavatsızlığım da işte. Eyleme geçmeden bitiyor. Beynim zaten dopdolu. Zorlasam da çalışmıyor saksım. Çoktan iflas bayraklarını dikmişim haberim yok. Bir de boyumdan büyük işlere kalkışıp Sinan'ı geçiştirmeye çalışıyorum.

''Konuşmasan olmaz mı? Zor bir gündü.''diyerek konuyu kapatıyor. Şaşırıyorum. İstediğim oluyor. Susuyorum ve kabul ediyorum.

Sinan'la sessizliği paylaşmak bile güzel. Bunu söylediğim için kendimi tokatlamak istiyorum. En azından içimden konuşurken dürüst olabilirim. Olmalıyım, değil mi? Yoksa bu yalan dolu yer beni boğacakmış gibi hissediyorum.

ÜÇ VAKTE KADARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin