Herkese merhabalar, yeni bölümle karşınızdayım.
Koyduğum sınır geçmedi. 37'de kaldık ama napalım, bölüm o kadar içime sindi ki hemen okuyanlarla paylaşmak istedim.
Umarım yorumların ve oyların arttığı bir bölüm olur bu.
Buz Devri sever misiniz?
Yine Selin ve yine çocukluğumuzdan kalan bir şey var tabii.
Keyifli okumalar dilerim.
Seviliyorsunuz...
SELİN
---
Size itiraf etmem gereken önemli bir şey var. Tüm bu kaosun içinde çok sevdiğim bir animasyon filminden tek bir replik geliyor aklıma. Sid'in tuhaf gözleri ve kirpikleri beliriyor zihnimde. Küçük yeşil bedeni sanki burada, yanımda.
''Rezalet boka bastık!''diyor ve kayışlar kopuyor bende. İçimden o kadar çok gülüyorum ki gözlerim yeşeriyor. Buz Devri'nin hayatımda önemli bir yere sahip olduğunu söylememe gerek var mı? Can çekiştiğim zamanlarda Sid gelip kurtarıyor beni. Boka bastığım bir andayız, evet. İşim çok ama çok zor. O kadar zor ki kıvranmadığım tek bir saniye dahi yok.
Tekrar Sid beliyor yanımda. Gözlerini devirip ''Ayhh, inanmıyorum.''diyor ve kayışlar bir kez daha kopuyor bende. Kocaman mor burnunu tutup koparasım geliyor. Gerçek değil, biliyorum ama bana güç veriyor.
---
Toparlanıp kendime geliyorum.
Eslem'le göz göze geliyoruz ve birbirimize gözlerimizle işaret veriyoruz. Ne Sinan görüyor, ne de Kaan... Bu gemide dört kişiyiz. Gemide yaşayan da, gemide ölecek de dört kişi var. Gemiden biri firar ederse kalan üç kişinin üçü de ölür. Birlikte olmaya karar verirlerse mutlu mesut yaşayıp giderler. Bu yüzden en iyi bildiğimiz şeyi yapıyoruz. Fitili ateşleyen kişi oluyorum.
''Seni bekliyordum.''diyorum Eslem'e dönerken. Yüzünde abartı bir şaşkınlık var. Öncesinde saniye saniye planlamamışız gibi bakıyor bana. Rolünü son derece inandırıcı oluyor. İçten içe korkuyorum. Kenan Seven'in evirip çevirerek dönüştürdüğü kadınlar öncekinden tamamen farklı. En büyük değişiklik dilimizde oluyor. Kolayca yalan söyleyebiliyoruz.
''Onu istemediğimi daha kaç kere söylemem gerek.''diye dikleniyorum Eslem'e. Gözlerimden alev fışkırdığına eminim. Öfkem sesime de yansıyor. Üzerine yürüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ VAKTE KADAR
HumorSevgili Rapunzel, Saçların upuzun olmasaydı ve hapsolduğun kuleden aşağı sarkıtasamaydın onları... Nasıl ayrılırdın o yüksek kuleden? Ya sesin çok çirkin olsaydı ve Prens duyar duymaz uzaklaşsaydı... Nasıl kaçardın, kurtulurdun cadının elinden? Masa...