Herkese selamlar... Yeni bölüm vakti! Geçen bölüme gelen yorumların hepsini okudum. Siz bu bölümü okurken ben onlara cevap veriyor olacağım. Yorumlarınızı ve oylarınızı yine eksik etmezseniz çok ama çok sevinirim.
Bu bölüm +60 oy olur mu acaba? Olursa yeni bölüm erken gelir, bunun da müjdesini vereyim.
-----------
SELİN
----------------
İlk olarak masallarla tanıştığım, büyüdükçe romanları karıştırarak öğrendiğim aşkın bu kadar kıvrandırıcı olabileceğinden bihaberdim. O geceden sonra ben ben değildim sanki. Kalbimin sesini hiç bu denli kuvvetli hissetmemiştim göğsümde. Zihnimde yüzü belirdiğinde ve hemen ardından o gece yaptığımız vals aklıma geldiğinde yaptığım tek bir şey var. Başımı yastığa gömüp nefessiz kalana kadar bastırmak... Unutmak istiyordum. Mümkünse Sinan'ı hafızamdan silmek, kazımak... Yan dönüp oksijenle yeniden tanıştığımda yine beynimde beliriyordu o muazzam görüntüler... Yatağı kaçıncı kez yaptığımı bilmeyerek bir kez daha var gücümle tekmeliyorum. Zavallının dili olsa kim bilir ne beddualar eder bana. Yatağın ne suçu var değil mi ama...
Derinden gelen bir sesle ofluyorum. Saate bakıyorum. Tekrar ofluyorum. Saniyeler akmasın, dakikalar geçmesin istiyorum. Bir dakika daha geride kalıyor. Hayır, hayır! Geçmesin, dursun. Sinan'la yüzleşmemek için akan zamana kafa tutuyorum. Bir kez daha ofluyorum.
''Oflama! Çarparım ağzına bir tane.''diyen tanıdık sesi duyduğumda kaşlarımı çatarak başımı kaldırıyorum. Seri katillerden hallice görüntüsüyle Eslem'i görüyorum. Saçları dağılmış ve havalanmış, gözlerini hiç açmadan yalpalayarak yatağıma kadar geliyor. Hiç duraksamadan kendini sertçe yanıma bırakıyor. Saçlarını ve yüzünü ovuşturup ellerini iki yana bırakıyor. Ölü gibi uyumaya devam ediyor desem sanırım yanlış olmaz.
''Uyurgezer mi oldun şimdi de?''
''Uyumuyorum sus!''diyor. Dudağımı ısırıyorum. Huysuzluğu üzerinde. Hiç çekilmez şimdi. Bugün bende huysuzum. Sağlam kapışmazsak iyidir.
''Gözünü aç o zaman kızım.''
''Açmak istemiyorum.''
Omzundan itip kendime doğru çevirmeye çalışıyorum. Karmakarışık saçlarının arasından yüzünün nerede olduğu bile görünmüyor. Omzuyla kolumu itiyor. Nazik bir itiş değil bu. Kolum zıt yöne uçuyor resmen. Boyuyla orantısız gücünün olduğu gerçeğini uyku sersemliği üzerimdeyken unutuyorum. İtmekten vazgeçip dürtmeye başlıyorum. Çığlık atıp kulaklarımı bir güzel sağır ediyor.
''Ne bu halin? Gecen iyi geçmedi galiba!''diyorum sinirle.
''Şimdi bir şey derdim de... Neyse, ağzımı bozmayacağım. Dayak yiyorum sonra.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ VAKTE KADAR
HumorSevgili Rapunzel, Saçların upuzun olmasaydı ve hapsolduğun kuleden aşağı sarkıtasamaydın onları... Nasıl ayrılırdın o yüksek kuleden? Ya sesin çok çirkin olsaydı ve Prens duyar duymaz uzaklaşsaydı... Nasıl kaçardın, kurtulurdun cadının elinden? Masa...