dokuz

468 66 63
                                    

Şantiyedeki işlerimizi bitirdikten sonra, sessizce ofise geri dönmüştük. Serra, bir şeyler not almış, şantiye şefi işlerin bina inşası kısmının bittiğini belirtmişti. İç mimariyle ilgili çizimler, halam tarafından çizilmiş olsa da yurtdışında yaşadığı için, işin başına başka birini koymamı da tekrar hatırlatmıştı. Serra ile İzmir'deyken işlerin büyük bölümünün biteceğini de eklemişti. Peyzaj kısmına dair çalışmaları da unutmamam gerektiğini belirtmişti.

Öğle yemeğini, yine Fidan'dan yediğim bir günün geri kalanında, ilk önce Berk ve Başak'ı yanıma çağırarak işe başlamıştım. Berk peyzajla, Başak da iç mimariyle ilgilenen iki arkadaşımızdı ve bu projeyler onların ilgileneceğini onlara daha önce de iletmiş olsam da tekrardan hatırlattım. İzmir'den dönene kadar her şeyin hazır olmasını istediğimi de belirttiğimde, ikisi de gülümseyerek bunu onayladılar. İkisi de çok yetenekli insanlar oldukları için, içim rahattı.

"Mobilyaların yola çıkmış olması gerekiyordu ama Hazal hanım beni aramadı" diyen Başak'a gözlerimi kısarak baktım. Hazal; Orçun amcamın eşiydi ve bizim de mobilya tasarımlarımızı üretiyordu. İzmir'deki atölyesinde mükemmel işler çıkaran biri olsa da bazen bir şeylerden ötürü, geç kaldığı oluyordu. Geç kalmayıp aramayı unuttuğu da oluyordu arada tabi.

"Arayıp sorar mısın, Başak? Yollayıp aramayı unutmuş da olabilir çünkü. Son teslim tarihi geçti mi?" 

Başak emin değil gibi baktı.

"Son teslim tarihine yetiştirir, muhtemelen vakti vardır, yetiştiremediyse"

"Peki, Çağlayan bey" dedi ve Berk'le birlikte odadan çıktılar. Geri kalan vakitte Fidan ile İzmir'de yapacağım toplantılar üzerine konuşmaya başladık. Halletmem gereken en önemli şey, araziyi almak ve izinleri çıkartmak olsa da oradayken birkaç dost ziyareti de yapmam gerekiyordu. En önemlisi, elbette amcam ve kalabalık ailesiyle vakit geçirmek olsa da, Turgut amcanın oteller zincirine kattığı son otelin açılışına katılmak da vardı. Daha öncesinde davetiye gönderilmişti ve annemler katılacağını iletmişti. Ben gittiğim için de bunu hiç bozmadan, gelmeyeceklerini bana iletmişlerdi. Bunun yanı sıra hazır gitmişken, ufak ofisimle ilgili, birkaç mobilya tasarlatmak için yengemle konuşacaktım. Belki eve de bir şeyler isterdim.

Bunu, geçen günlerden fark etmiştim. Evet, ofisim çok küçüktü, ki bunu zaten kendim istemiştim de burada iki kişinin çalışmasına yetecek alan yoktu. Tuğrul'u eğitirken, şu an fotokopi odası/dinlenme alanı olarak kullandığımız gerçek odamda olduğum için bunu hissetmemiş olmalıyım ki Serra ile çalışırken, gerçekten odanın ufak olduğunu, masanın iki kişiye yetmediğini fark ettim. Hatta bazen o kadar sıkışık oluyordu ki nefes alamayacak gibi oluyordu, sıcaktan bayılacak gibi de hissediyordum.

Fidan ile neredeyse bir saat süren, İzmir haftamın üstün körü programını yaptıktan sonra, çalışmaya geri döndüm. Fidan'ın arada kahve getirdiği sıkı bir çalışmanın ardından, saat altıyı biraz geçerken, Fidan kapımı çalarak başını uzattı.

"Çağlayan bey, Serra çıkıyor. Hatırlatmamı istemiştiniz" dediğinde başımı salladım ve bilgisayarı kapatmak için hareketlendim. "Bir de yanık kremi alacaktınız" dediğinde, ilgilenmem gereken dosyayı çantanın içine koyarak çıkmak için hazır hale geldim. Yerimden kalarak, kapıda bana bakan Fidan'a doğru ilerledim.

"Teşekkür ederim, Fidan. İyi akşamlar" dedim ve yanından geçerek Serra'nın masasına doğru ilerledim. O da toplanmış, çıkmak için hazırdı. "Hadi gidelim"

Serra, kaşlarını çatarak bana baktı kısaca ardından kaş çatmasını bitirerek ifadesizce bana baktı. Bana bir cevap vermek yerine, ilerledi ve yanımdan geçerek asansöre ilerledi. Bir şey söylemdi, ben de bir şey söylemeden yanına bindim ve otopark girişine indik. Yan yana arabaya bindik. Emniyet kemerlerimizi taktığımızda, o elleri kemerin altında kalacak şekilde, kemerini bağlamış beni bekliyordu. Arabayı çalıştırmak üzereyken bunu fark ettiğim için, arabayı çalıştırmadan elimi anahtardan çekip ona döndüm ve istemsizce gülmeye başladım.

Artık Hikaye: "Her Şey Hala Biraz Sen"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin