Serra'nın yataktan kalkmasıyla gözlerimi açtım. Ellerim ve kollarımın arasında bir boşluk olduğunu fark ettiğimde, ona sarılarak uyuduğumu anladım. Hayatım boyunca, annem dışında hiç kimseyle uyumamış biriydim ve Serra ile üç gece uyuduktan sonra, şu anda bunu fark ediyordum. Yine de başımı yastığa geri koyup sıcak yatakta biraz daha vakit geçirmeyi tercih etmiştim.
Bunlar hep ufak detaylardı.
Serra'nın tekrardan başıma gelmesi ve beni uyandırmaya çalışması ile bilincim tekrardan açılmaya başladı. Kolumu dürtüklerken, bir yandan da ısrarla ismimi söylüyordu.
"Uyan da kahvaltı yapalım, acıktım" dedi. Üzerimdeki ince örtüyü başımdan yukarı çektim. "Hadi ama! Aç karnına mı gideyim yengenlerle?"
Gün hakkındaki bilgiler, bu not ile aklıma gelmeye başladı. Yengemlerle kıyafet alışverişine gidecek olmaları, gün boyunca yalnız kalacak olmam ve şu anda aç olduğu fikirleri karışık sıralarda aklımda belirmeye başladı.
"Yüzümü yıkayıp geliyorum" derken örtüyü üzerimden çektim ve oturur pozisyona geldim. Gülümseyen yüzü ile bana bakıyordu. "Günaydın" dedi oturduğu yatağın ucundan kalkarken ve uzanıp alnım ve saçlarımın birleştiği yere ufak bir öpücük verdikten sonra odadan çıktı. Ben ise onun ve öpücüğünün ardından kısa süreli bir şoka girdim.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra, odaya tekrardan uğramış ve kredi kartını da alarak mutfağa inmiştim. Kahvaltı sofrasını hazırlamıştı ve beni gördüğünde de önce kendi çayını daha sonra da benimkini doldurdu.
"Al bakalım. Şifresi bin dört yüz elli üç" dedim kartı önüne koyduktan sonra yerime, onun karşısına oturdum. Kartı elinde tutarak şöyle dedi:
"Ne yapacağım ben bunu?"
"Alışverişe gidiyorsunuz, lazım olur" derken tabağıma biraz peynir koyuyordum, o da kartı önüme koydu.
"Gerek yok, bütçeme göre bir şey bulursam alırım, bulamazsam da almam. İlk defa alışverişe gitmiyorum, sizin beni finanse etmenize gerek yok"
Kartı tekrardan önüne uzattım.
"Savunmaya geçince neden siz, oluyorum hemen. İki dakika önce alnımı öpen kızı geri alabilir miyim?" diye sorduğumda, siniri daha da somut bir hale gelmiş gibiydi.
"İkisi farklı şeyler. Neden üstünde sizin adınız olan bir karttan alışveriş yapayım ki? Çok saçma" dediğinde elimdeki çatalı bırakıp dikkatle ona baktım.
"Birincisi; yengemle alışverişe gidiyorsun, sana bir şeyler hediye etmek isteyeceğini tahmin ediyorum, sen de kabul etmek istemeyeceksin çünkü yengem hep pahalı şeyler hediye eder " dediğimde ama, diyerek araya girmek istese de elimle onu susturdum. "Konuşmam bitmedi. İkinci olarak; buraya ben istediğim için geldin, benim yüzümden bu alışverişe çıkmak zorundasın ve ben seni sürüklemeseydim bu açılışa gelmen de gerekmeyecekti. Bunları ele aldığımızda, üzerinde benim adım yazan bir karttan alışveriş yapman çok doğal" dediğimde itiraz edecek hala bir şeyleri olduğuna emindim. "Ayrıca sana biri hediye alacaksa, o ben olmalıyım, yengem değil. Rica ediyorum, istediğin her şeyi buradan al ve kendini bana borçlu hissetme"
Önündeki karta dikkatle baktıktan sonra, içine sindirememiş gibi bana geri uzattı.
"Birilerinin bana öylesine iyilik yapması benim için yorucu bir şey, Çağlayan. Bir karşılık beklenmeden iyilik yapılmasına çok alışık değilim. Yapamam"
"Pekala. Ne yapmam gerek?" dediğimde, kaşları çatıldı. Tam olarak neyden bahsettiğimi çözmeye çalışıyor gibi bakıyordu. "Benden iyilik kabul etmen için ne yapmam gerek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Hikaye: "Her Şey Hala Biraz Sen"
RomanceHikayesinin çoktan yazılıp bittiği konusunda emin olan Çağlayan, hayatını ruhsuz bir adam olarak yaşayıp bitirmek konusunda kesin kararlara sahiptir. Belki otuzlu yaşlarının başındadır fakat içindeki adam çoktan altmış yaşını geçmiştir. Her Şey Çok...