on dört

420 63 123
                                    

Tuğra'nın arabasının üstünün açılma özelliğinden Serra kadar mutlu olan herhangi bir canlının olduğunu düşünemiyordum. Elbette bir de radyosunun çalışıyor olmasından dolayı. Pazartesi günü boyunca bu iki özellikten de bihaber olan Serra, salı günü bunları fark ettiğinde adeta delirmişti.

Geldiğimizden beri ilk defa güneş açmış, hava sonunda İzmir için, mevsim normallerine dönmüştü. Serra, bu hava değişimine, dizlerine kadar bir elbise giyerek eşlik etmişti.  Ben de Serra'nın sevebilme ihtimaline karşılık, arabanın üstünü açmıştım. Tahminlerim doğru çıkmış ve üstü açık bir araba gördüğü için tam anlamıyla yerinde zıplayan bir kız çocuğuna dönüşmüştü. Arabaya bindiğinde ise zaten yüzü gülen kıza ikinci kozumu oynamış ve radyoyu açmıştım. Arabada çok yüksek olmayan bir müzik sesi duyulmaya başladığında, ellerini emniyet kemerinin altından çıkarmış ve yanaklarının üstüne koyarak şaşkın ve sevinç arasından gidip gelen yüz ifadesiyle bana bakmaya başlamıştı.

"Bu arabayı da yanımızda götürebilir miyiz?" diye sordu, henüz evden çıkarken. Ona gülümsemiş ve elbette, demiştim. Bu arabayı almak için amcama aylarca yalvarmış, bir sonuç alamayınca da işe girmiş kuzenimin, bu istediğim karşısında üzerime Turan'ı salacağına adım kadar emin olduğumu bilmeme rağmen. "Tuğra, peşimizden gelip beni öldürsün istiyorsun herhalde" dediğimde, yüzü bir miktar düşse de hemen ardından omuz silkti ve radyoya bakmaya başladı.

"Daha eğlenceli bir şeyler açsak olmaz mı? Gerçekten klasik müzik mi dinleyeceğiz?" diye sordu. Rotam, Tayanç'ın bürosuydu ve birlikte yengemin atölyesine gidecektik. Tüm pazartesi burada halletmemiz gereken önemli işleri halletmişti ve yapmasak da olur işlerimiz kalmıştı. Saçma bir kokteyle katılmak gibi. Yıllar sonra ilk defa tatil yapıyor gibiydim.

"İstediğini aç" dedim ve telefonumu ona uzattım. Radyonun başına bir iş gelmesini göze alamazdım, telefonumu arabaya bağlamayı tercih etmiştim. Serra bir sakarlık yapacaksa, telefonuma yapabilirdi.

"Peki" dedi ve ellerini kemerin altından çıkararak telefonumu karıştırmaya başladı. Ben yolla ilgilenirken, o da telefonumdan birkaç şarkı açmış fakat tüm şarkıları yarım yarım dinledikten sonra değiştirmeyi tercih etmişti. Sonra, istediği şarkıyı bulmuş olmalı ki, arabadaki sesin seviyesi arttı ve ardından da arabada pek de aşina olmadığım bir şarkının melodisi duyulmaya başladı. Telefonumu bir köşeye bırakan kız, şarkıya eşlik ederken, beynimin arkasında, çok sık kullanmadığım bir bölge, şarkıyı otomatik olarak dinliyor tercüme ediyordu.

Nasıl olduğunu bir türlü anlamıyorum.
G

ardımı indirdim.
Yemin ettim; bir daha asla aşık olmayacaktım;
Ama çok fena aşık oldum.
Sanırım bunun geleceğini görmeliydim.
Beklenmedik bir şekilde beni yakaladı.
Nereye gittiğime bakmıyordum;
Gözlerinin içine düştüm.

Çılgın dünyama geldin;
Serin ve temizleyici bir lütuf gibi.
Bana neyin çarptığını anlamadan bebeğim;
Damarlarımın içinde akıyordun sen.

Sana bağımlıyım.
Aşkının (kancasına) takıldım.
Tıpkı güçlü bir hap gibi;
Doyamıyorum;
Gözlerinin içinde kaybolmaya;
Maviliklere boğulmaya.
Kontrolden çıktım.
Ne yapabilirim ki?

Bağımlıyım sana.

Gece pencerenin içinden eserken;
Odanın etrafındaki danslar;
Beni hipnotize etti.
Parfümünle kafayı buldum.
Artık sensiz yaşayamazdım.
Ah, delireceğimi biliyordum.
Bir geceyi daha yalnız geçiremezdim.
Acıya dayanamadım.

Artık Hikaye: "Her Şey Hala Biraz Sen"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin