ζ 1 ζ

1.3K 82 60
                                    

Çağlayan Saylan

Hayat, insanlara çoğu zaman iki seçenek sunar:
Birinci ihtimal; hayata şanslı biri  gelir ve hayatın sizi döverek bir adama dönüştürür.
İkinci seçenek; zorlu bir hayata bir doğar ve hayatı döverek şansınızı kendiniz elde edersiniz.

Bu hikaye, benim hikayem, daha çok birincisine benziyordu. Ben, Çağlayan Saylan, birçok açıdan şanslı bir hayata doğmuştum. Varlıklı bir ailem vardı, beni de çok seviyorlardı, elbette kardeşlerimi de çok seviyorlardı. Ailemin güzel genleri sayesinde yakışıklı bir yüze de sahiptim, kısacası hayatım birçok insanın adaklar adayacağı türden bir hayattı fakat bunun bir hikayeye dönüşe bilmesi için, benim de acı içinde yoğurulmam gerekiyordu. Bu günüme erişebilmem için o acıyı çekmiş ve hayatta kalmayı başarabilmiştim.

"Çağlayan, sana işim düştü" diyerek beni işimden alı koyan sevgili arkadaşım Efekan neden buradaydı, hiçbir fikrim yoktu. Başımı incelemekte olduğum inşaat projesinden kaldırıp koltuğuma yaslandım ve içeri girip önümdeki sandalyeye oturmasını sakince bekledim. Elimdeki kalemi bilinçsizce döndürdüğümü, o yerine oturup bana gülümsediğinde fark edip masaya bıraktım ve Fidan'ı arayarak iki kahve rica ettim.

"Beden sadece işin düştüğünde buranın yolunu hatırlıyorsun, Efekan? Peri annen miyim ben senin?" diye sakince sorduğumda, nefes alıp vermekten başka bir şey yapmadan dikkatle beni incelemeye başladı.

"Tün zeka kokan esprin için yeterli tepkiyi verdiğimi düşünüyorum.. Şimdi işimize geri dönelim" dedi ve cebinden bir kağıt çıkarıp bana uzattı. Katlanmış kağıdı açıp baktığımda, bir özgeçmiş olduğunu fark ettim. Yeni mezun olmuş, belli ki iyi bağlantılara sahip bir genç kadının özgeçmişi, özensiz bir şekilde katlanmış halde bana ulaşmış. Belli ki bu özensizlik Efekan ile ilgiliydi.

"Resmen buruşmuş bu. Neyse" diyerek kağıdı önüme bırakıp Efekan'a geri döndüm, "ne yapmamı istiyorsun?"

Efekan, boğazını temizledikten sonra yerinde dik bir hale gelip bana gülümsedi.

"Kıza işi öğretsene"

Kaşlarım benden habersiz bir şekilde kalktı diye bilirim. Neden ben iş öğretecektim ki? İşe alanın böyle bir sorumluluğu alması gerekirdi, neden benim başıma sarıyorlardı ki bu kızı durup dururken.

"Kim işe aldıysa o eğitsin. Ben uğraşamam" dedim sakince. Efekan, benden bıkmış bir halde ofladı. Neyse ki aynı anda kapı çalınacak Kahvelerimiz geldi. Şirketteki en küçük ofisi aldığım için, neredeyse üç adımda yanıma geldi Fidan ve ikimizin de önüne koyduğu kahveleri ve suları bırakıp odadan çıktı.

Artık Hikaye: "Her Şey Hala Biraz Sen"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin