4

776 32 40
                                    

Seray'dan...

Ateş başında oturmuş oyunun kritiğini yapıyorduk.

"Erkeklerde Poyraz da çok iyidi. Ucu ucuna gitti. Ondan korkmamız lazım bence." Öykü düşünceli duruyordu.

"Evet, kesinlikle öyle. Bir topu kaçırsaydım net Poyraz almıştı." Sergen de dahil oldu.

"Ecem de baya iyi çıktı. Asla beklemiyordum ondan." Bunu söyleyen İsmail abiydi.

"Kız zaten doktor olmuş, ne işi varsa burda. Ünlü değilseniz survivor'ı sporculara bırakın abi!" dedi Çağrı omuzlarını silkerek. Hemen kaşlarımı çattım. Hem en yakın arkadaşıma hem de bana laf söylenmişti.

"Survivor, hayatta kalabilen kişi demek. Sporla ne alakası var? Ki parkurda da sporcuları katlandına göre bu sözü söyleme hakkına sahip değilsiniz. Siz ünlüler bilemeyebilirsiniz ama bizler de hayal kuruyoruz. Hayalimizi gerçekleştiriyoruz. Kendinize bakın, başkalarının nerde ne zaman olacağını sorgulamayın!" dedim sinirle. Çoğul konuşsam da kime söylediğim gayet açıktı.

"Sen bana ne söyleyeceğimi, neyi sorgulayacağımı söyleyemezsin! Haddini bil!" dedi Çağrı da sesini yükselterek.

"Evet, normal koşullarda haddime değil. Ama ortada bir yanlışlık varsa sen bunu söyleyerek birini zan altında bırakıyorsan işte o zaman öyle bir karışırım ki! Ben haddimi çok iyi biliyorum. İnşallah sen de bir gün haddini öğrenirsin." Ses tonum az önceye göre daha sakin çıktı. Sinirimi dizginlemeyi mesleğim gereği az çok öğrenmiştim.

Cevabını beklemeden ordan kalktım ve sahile gittim. Sahilde oturmayı düşünsem de yürümenin beni sakinleştireceğini bildiğim için denize bakarak yavaşça yürümeye devam ettim. Kısa süre sonra arkamdan sesler gelince oraya döndüm. Sergen yanıma geliyordu.

"Buldum seni!" dedi yanıma gelirken. Ben de onu beklemiştim ve gelince yürümeye devam ettim.

"Kaybolmadım ki! Sakinleşmek için öyle yürüyorum işte."

"Sinirlendin biliyorum, ki çok haklısın da. Çağrı bazen boş yapıyor takma sen onu." dediğinde gülümsedim. "Tabi sen psikolog olduğun için kendi sakinleştirmenin yolunu bulmuşsun. Boşuna geldim!" dedi o da gülerek.

"Boşuna gelmedin, aslında buna ihtiyacım vardı. İyi ki geldin." Ona bakarak gülümsedim.

"Arkadaşın konusunda biraz hassassın galiba. Bu laf sana söylenseydi böyle bir polemiğe girmezmişsin gibi geliyor." Evet, bu doğruydu.

"Ecem benim çok çok yakın arkadaşım. Bana söyleseler en azından yüzüme söylemeye cesaretleri var derdim. Ecem burda yokken onun hakkında böyle konuşmalarına tahammül edemem ama."

"Kaldı mı böyle arkadaşlar?" dedi Sergen gülerek. Hiçbir şey yapmasa bile beni güldürebiliyordu.

"Nerede o eski dostluklar!" dedim ben ona ona katılarak.

"Yalnız, arada kaynadı zannetme o cümlenin devamını öğrenmek istiyorum. Ben çok ne?" Sergen hemen konuyu değiştirmişti.

"Kaçtı o tren. Sonraki sefere inşallah." dedim. O an söylemek istemiştim ama şimdi nedense söylemek istemiyordum. Onunla birlikteyken rahattım ve bazı şeylerin bozulması istediğim son şey bile değildi.

"Yok! Yakalarız biz o treni."

"Yakala o zaman!" dedim ve sahil kenarında koşmaya başladım. Sergen de gülerek beni yakalamak için arkamdan koşuyordu.

Yeşilçam sahnesi çekiyoruz Survivor'da Acun Abi, biz daha ne yapalım!

Harbiden neyse ki kameralar etrafta yoktu. Bu sahneyi başka birine açıklamama imkan yoktu çünkü.

La RomanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin