12

456 30 16
                                    

Kitabı okuyan bacımsular! Sessiz sessiz gitmeyin bir oy iki yorum atın da günümüz şenlensin whabwbsjdm

Seray'dan...

Bugün ödül oyunu vardı. Denizin üzerindeki bir platform üzerinde bize verilen yastık tarzı şeylerle karşı takımdaki kişiyi denize ilk düşüren kazanıyordu. Seremonide Acun Abi bizim takımdan bana söz vermişti.

"Evet Seray, bugünkü ödül herkese dört tavuk bageti ve Coco Cola. Sizin şartlarınızdaki insanlar için de çok iyi bir ödül olduğunu tahmin edebiliyorum. Neler söylemek istersin?"

Desem ya şimdi, dört parça tavuk bizim neyimize yeter? Ne zamandır açız burada. Sonra yarın elenirdim herhalde.

"Evet Acun Abi. Ödül çok iyi gerçekten. Kazanmak adına elimizden geleni yapacağız. Bu oyunda biraz zorlanacağımı tahmin ediyorum ama ödülün güzelliği karşısında kendimi ben bile tanıyamayabilirim." Baya düşündüklerimi söyledim şu an he.

Bana doğru pis pis gülen Sergen'le durumu anladığını fark ettim ve gülmemek için kendimi zor tuttum. Çünkü daha önceki ödül oyunu sonrasında da ödüllerin çok az olduğundan sızlanıyorduk. Bu insanlar ne yapsın, aç aç nasıl reyting getirsinler?

Acun abi karşı takımdan da Ecem'e söz vermişti.

"Acun Abi ben de Seray'a katılıyorum. Bugün inanılmaz bir enerjiyle uyandık. Ödülü çok istiyoruz ve kazanacağımıza da inanıyoruz." Kızım sen tavuk bile yemezsin, hadi ordan be.

Bu oyunda avantaj oyunu biraz daha farklı olacaktı. Önce her takımın seçtiği dört kız karşı takımın dört kızıyla platforma çıktı. Platform üzerinde kalan son isim Ayşe olmuştu ve sayıyı gönüllüler aldı. Şimdi takımların seçtiği dört erkek platforma çıkmıştı. Son olarak bizim takımdan Sergen ve karşıdan da Steven kalmıştı. Herkes Sergen'in kazanacağına emindi. Zaten oyun öncesinde belirttiği gibi Steven'in da kendine inancı yoktu.

Sergen oyun esnasında bir anlığına bana doğru baktı ve ben de ona güldüm. Sergenin boş bulunmasını fırsat bilen Steven onu denize itmişti. Gönüllüler sevinçle birbirlerine sarıldılar. Bizim takım ise şaşkındı ama benim yüzümden olduğunu fark ettiklerini sanmıyordum. Tekrardan seromoniye geldik.

"Evet arkadaşlar, avantaj oyununu kazanan takım gönüllüler takımı. Tebrik ediyorum. Seçmeniz için size zaman tanıyacağım ama öncesinde Sergen'le konuşmak istiyorum. Sergen, son oyunda herkes senden çok emindi. Sanki bir an daldın. Ne oldu orada?"

Acun abi sinsice gülüyordu. Acun medyanın gözünden kaçar mı be?

"Valla abi açıkçası ben de anlayamadım. Bir an boş bulundum. Takım arkadaşlarımdan özür diliyorum. Karşı takımı gönülden tebrik ediyorum."

"İyi öyle olsun madem." Acun Abi hala gülüyordu.

"Evet arkadaşlar seçmeler için bir dakika süre veriyorum. Buyrun." Birden ciddileşmişti. Ee televizyoncu adam sonuçta.

Şimdi Sergen Baran ile yarışacaktı. Acun Abi oyunun başladığını gösteren düdüğü çaldı. Birbirlerinden bayağı uzak bir şekilde oyuna başlamışlardı. Sergen yastığını Baran'a değdiriyor bir süre sonra da tam tersi oluyordu.

Benim artık bu sayıyı alacağına olan inancım kalmadı Ela aman Sergen.

"Son yirmi saniye."

Bunu duyduklarında biraz daha acele etmeye başladılar. Baran resmen Sergen'in üstüne üstüne gidiyordu. Aa! Şuna bak! Sayı alacak diye sakatlayacak çocuğu da.
Sergen platforma her düştüğünde ayağa kalkıyordum.

La RomanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin