Kaosmetre çok yükseklerde... Baştan uyarı yapayım...
Ecem'den...
Avantaj oyununu kazanmıştık ve erkeklerden bir kişi dışarıda kalacaktı. Bunun tartışması yaşanıyordu.
Berkay "Poyraz istersen sen ilk turda dışarıda kal. İkinci turda seni dışarıda bırakırlarsa bizim için daha kötü olur çünkü." dedi.
Poyraz kaşlarını çattı. "Ben kendimi iyi hissediyorum. Kenarda durmak istemiyorum. Bence sen dışarıda kal. Son oyunda 2'de 0 yaptın."
"Son oyun güç oyunuydu. Bu parkurla ne alakası var Poyraz? İkinci turda oynayacaksın zaten. Niye kendini öne atmaya çalışıyorsun ki hep?"
"Ben mi kendimi öne atmaya çalışıyorum? Sen asıl sürekli beni yok gibi gösterip kendini partlatmak istiyorsun. Terbiyeni koru."
Olay kızışırken araya girmek istesem de o kadar hararetli tartışıyorlardı ki konuşuyordum bile.
"Tamam durun ya!" dedi Dora araya girerek.
"Benim ayağım tam iyileşmedi zaten. Ben dışarıda kalsam daha iyi olur." dedi Yunus Emre de.
Poyraz sinirle benche oturdu. Kollarını birbirine bağladığında Dora yanına oturmuş onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Bu ikisine ne olmuştu böyle ya? Düne kadar çok iyi anlaşıyorlardı...
Dora ile Poyraz'ın konuşmasını bölmemek için yalnız oturan Berkay'ın yanına gittim. "Berkay, ne oldu birden bire ya?"
"Ne olacak! Sevgilin sürekli kendini öne atmaya çalışıyor. Takımı falan da düşündüğü yok!"
"Berkay saçmalama. Ufacık bir şeyden kavga ettiniz ya. Benim sevgilim evet ama senin de arkadaşın. İleride birbirinizin yüzüne bakamayacağınız sözler söylemeyin. Avantajdan yeni döndünüz adrenalininiz yüksek. Sakinleşin sonra konuşun." dedim ve Poyraz'a baktım.
Konuşmaları bitmiş gibi duruyordu. Poyraz'ın yanına doğru ilerlediğimde Dora bizi yalnız bıraktı. Destek olmak istercesine ellerini tuttum.
Aslında Berkay'a da destek olmak için gitmiştim ama öyle deyince şalter atmıştı bende.
"Sakinleştin mi biraz?" diye sorduğumda başını evet anlamında salladı. O hiçbir şey söylemeyince ben konuşma gereği duydum. "Poyraz, siz arkadaşsınız. Kavga edersiniz ama sonunda barışırsınız. Çok üzülme tamam mı?" dediğimde gülümsedi.
Ardından seçimler yapıldı ve ilk oyuna Poyraz'la Sergen çıktı. Kısa bir an Seray'a baktığımda o da bana baktı ve güldük.
Yanımdaki hareketlilikle oraya döndüm. Berkay gelmişti. "Haklısın. Ufacık mevzular yüzünden birbirimize saçma sapan şeyler söylüyoruz. Adaya gidince konuşacağım Poyrazla. Aramızdaki mevzu neyse halledelim."
"Bak işte buna sevindim. Sakin sakin konuşmanız sizin için daha iyi olacak. Neyse oyuna dönelim." dedim ve parkura baktım.
Malum, bacanak savaşları var çünkü parkurda.
Neredeyse aynı anda gelmişlerdi ve atışlarla oyunu Poyraz almıştı. Benche geldiğinde çakması için elimi uzattım. Ardından yanımdaki Berkay da elini uzattığında Poyraz benim elime çakarak Berkay'ınkini es geçti. Berkay acı bir gülümseme ile elini indirdi.
Poyraz'a uyarırcasına baktığımda banane dercesine omuzlarını silkti.
Berkay ısınmak için kenara gitmişti çünkü sıra ondaydı. Poyraz diğer zamanlardan farklı olarak sadece benchte oturdu. Ben de yanında oturmaya devam ediyordum. Neden Berkay'la böyle olduklarını anlamak istesem de bunun için bir sebep bulamıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Romana
De TodoAşk Dominik'te yaşanıyor güzelim! ÇOK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ NOT!! Bu kitap hayran kurgu değildir. İsmi geçen kişileri sadece hafızanızda az çok canlansın diye kullandım. Karakterler kurgusaldır. Sadece isimleri aynı, davranış olarak da benzetmeye çalışmadı...