Ecem'den...
Bugün yine bir anlat bakalım vardı. Bu oyunu çok seviyordum çünkü çok eğlenceliydi. Oyunun oynanacağı alana geldiğimizde yerlerimize yerleştik. Kamera çekimi için son işlemler hallediliyordu.
Kura çekimi yapıldı. Murat kimin kiminle oynayacağını önceden bize söylüyordu. "Poyraz'la Ecem, Seray ve Sergen'e karşı."
Ağzımdan "Ne?" diye bir ses çıkmasını engelleyemedim ve gülmeye başladım. Bunun gerçek olduğuna beni kimse inandıramaz.
Murat da güldü. "Tamam bu kura sonucu olmayabilir." diye itiraf etti. "Sorun olmaz dimi?" dedi hemen ardından.
"Yok ya, ne sorun olacak. En fazla stres sıkıntı sahibi oluruz." dedi Sergen karşıdan.
Seray da güldü ve "Çok eğlenceli olacak!" dedi.
"Hadi gidelim ve ne kadar harika olduğumuzu tekrar onlara gösterelim." Poyraz'a gülerek baktım. Çakması için elini uzatınca hemen eline çaktım. "Zaten elime çakan bir sen varsın..." dedi hüzünle. Kahkaha attım.
"Üzülme sen, kızarım ben onlara." dedim gülerek. Ardından anlatmak için Poyraz Murat'ın yanına gitti.
"Evet, istediğin zaman başlayabilirsin Poyraz."
Poyraz kelimeye baktı ve nasıl anlatacağına karar vererek başını kaldırdı. "Bak! Şimdi, ben sana bakıyorum. Ama böyle hülyalı hülyalı. Çok memnunum yani halimden. Benim neyim güzel?"
Bir an düşündüm. Boş boş bana bakıyorsa "Kafan güzel herhalde." dediğimde herkes kahkaha attı. Ne var ya? Başka nesi güzel olabilir ki?
"Yaa Ecem! Sana bakıyorum diyorum!" dediğinde yine boş boş baktım. Ne anlatmaya çalışıyor bu ya?
"Tamam unut onu. Yukarda ne var?"
"Allah!" dediğimde yine herkes güldü. Yalan mı karrdeeeşşş?
"Ya, Ecem onu mu diyorum? Sarı olan şey."
"Güneş."
"Heh! Güneş falan var böyle batıyor diyelim o ne? Çizerler de onu."
"Manzara!" dediğimde rahatlamış gibi nefesini dışarı üfledi. Bu öyle mi anlatılır ya?
"Bir!"
"Böyle hava karardı. Ne oldu?" diye sordu.
"Gece!"
"Başını kaldırdın, ne var yukarda?" dediğinde hemen düşünmeye başladım. Başımı kaldırıp yukarı baktım. Ay var... "Lamba gibi!" diye devam etti.
Murat araya girdi. "Lamba var." Poyraz sinirle ellerini yüzüne götürdü.
"Bak bunu biliriz. Sen adada genelde ne yapıyorsun?"
Düşündüm. Ne yapıyorum? "Yatıyorum."
"Ya hayır! Yatmadığın zamanlarda."
"Seninle uğraşıyorum." dedim ve güldüm.
"Genelde ben yokken."
Düşündüm. Adadayım, Poyraz yok ve yatmıyorum... Aha buldum! "Düşüyorum. Düşmek."
"Heh! Düşünce küçükse ne kullanarak kapatırız orayı?"
"Yara bandı."
"Evet, bildiniz. İki!"
"Sen bunu çok seversin. Bu bir şey..."
Hemen "Ney?" diye sordum.
"Coconut gibi bir şey. Coconut ne?"
![](https://img.wattpad.com/cover/255981443-288-k323186.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Romana
De TodoAşk Dominik'te yaşanıyor güzelim! ÇOK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ NOT!! Bu kitap hayran kurgu değildir. İsmi geçen kişileri sadece hafızanızda az çok canlansın diye kullandım. Karakterler kurgusaldır. Sadece isimleri aynı, davranış olarak da benzetmeye çalışmadı...