Seray'dan...
Bugün boş günümüzdü. Oyun oynamayacaktık. Akşam da konsey vardı. Sms birincileri belli olduktan sonra bir kişi elenecekti.
Barakalarda oturmuş arkadaşlarımla sohbet ederken gözlerim erkekler barakasına takıldı.
"Ay şuraya bakın! Ne kadar pis olmuş. Yapraklar falan dökülmüş hep."
"Sanki sizinki farklı. Sen kendi barakanıza bak bir de." dedi Sergen de.
"Aman! Bu hal ne? Ben fark edemedim uyku sersemiyken herhalde. Nasıl yapsak ki?"
"Ay boşverin şimdi be! Onunla mı uğraşacaksınız? Ne güzel oturuyoruz." dedi Melis.
"Gel istersen süpürge yapalım." diyerek Sergen ayaklandı.
"Olur." diyerek ben de hevesle ayağa kalktım.
Ormana doğru ilerledik. "Şimdi geniş birkaç yaprak bulmamız lazım. İpimiz de var zaten. Onları birleştireceğiz sadece, tamam mı?"
Onaylarcasına başımı salladım ve yaprak bulabilmek için etrafıma bakındım.
Birkaç yaprak topladıktan sonra yeterli olduğunu düşündük ve barakaların arkasına geçtik. Yaprakları üst üste koyarak iple birleştirdik."Güzel oldu yaptık ama belim ağrıdı valla. İki büklüm duruyoruz deminden beri." diyerek ellerimi yukarı kaldırdım ve gövdemi esnettim. Başımı da yukarı kaldırdığımda rengarenk bir kuş gördüm.
"Aa! Sergen, çabuk bak bak! Kuşa bak!"
Sergen de hızlıca başını kaldırdı ve o an Hayrettin abi geldi. Hayrettin abi bizi çok seviyordu galiba. Her zaman yanımızdaydı. Neyse ki, biz de onu seviyorduk. Ya her zaman yanımıza gelen isim Çağrı abi olsaydı.
"Kız napacaksınız? Önce balıklar, sonra salyangozlar. Şimdi de kuş mu yiyeceksiniz. Vallahi korktum he!" diyerek gülmeye başladı.
"Hayrettin abi, açım aç. Kendinize dikkat edin bence." dediğimde hepimiz kahkaha attık.
"Sergen bana bak, dikkat et oğlum kendine. Gece uyuyorsun, sabah bir uyanıyorsun. Kolunun yarısı yok. Bir yamyamımız eksikti adada."
"Abi ben de bir korkmadım değil şimdi."
"Hadi hadi az laf çok iş. Gelin de şu barakaları bir süpürelim." diyerek yerdeki Sergen'i kaldırmak için elimi uzattım. Elimi tuttuğunda ayaklandı ve barakalara gittik.
***
Konseye geldiğimizde yerlerimize oturduk. Acun abi konuşmaya başladı. "Hoş geldiniz arkadaşlar! Bu, sevmediğimiz bir konsey oluyor genellikle. Önce sizinle biraz sohbet edeceğim, ardından sms birincilerinizi açıklayıp elenen isim belli olacak. Ünlüler takımına dönmek istiyorum ilk olarak. Bu aralar bir düşüş var sanki. Nedenini merak ediyorum. Batuhan?"
"Abi biz çok açız ya! Öyle böyle değil yani. Burada açık konuşacağım. Market oyunlarını kesinlikle almamız lazım. Yoksa tek tesellimiz ödül oyunları oluyor. Onu da alamazsak hindistan ceviziyle idare ediyoruz yani. Açlıktan birbirimizi yemezsek iyi."
"Abi, kesinlikle katılıyorum. Seray'la Sergen bir balık topluyor, bir salyangoz topluyor. En son şeyi duydum yani. Sergen koş, kuş. Onu da yiyecekler yakalayabilseler. Bunu duyunca hafiften bir uzaklaştım can güvenliğim yok diye."
Hayrettin abi yine herkesi güldürmüştü. Adam neşe saçıyordu resmen.
"Dominik kuşlarının da can güvenliği yok galiba Hayrettin abi." diyerek Ecem de karşı takımdan lafa girdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Romana
RandomAşk Dominik'te yaşanıyor güzelim! ÇOK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ NOT!! Bu kitap hayran kurgu değildir. İsmi geçen kişileri sadece hafızanızda az çok canlansın diye kullandım. Karakterler kurgusaldır. Sadece isimleri aynı, davranış olarak da benzetmeye çalışmadı...