Sonraki bölümler için görmek istediğiniz olaylar varsa öneri olarak buraya yazabilirsiniz. ❤️
Seray'dan...
Dokunulmazlık oyununda ilk oyunu kazanmıştık. Akşam konseyde ise asla beklemediğimiz şekilde Aleyna-Ecem kavgası ile karşılaştık. Acun Abi normalde Aleyna'nım diskalifiye edilmesi gerektiğini ama çok pişman olduğu için 4 ödülden yararlanmama cezası ile azaltıldığını belirtti. Aynı zamanda Aleyna'ya bunları aktaran kişi de Steven çıktı. Ordan geçerken duymuş sözde.
Konseyde gönüllüler takımında Aleyna'nın adı çıkmıştı. Oh olsun sana! Allah'ın adaleti şaşmaz diye boşuna dememişler demek ki.
Ertesi gün çıktığımız dokunulmazlık oyununu ise malesef kaybetmiştik. Adımın çıkacağına neredeyse emindim çünkü hem performansım çok çok iyi değildi hem de haklı dahi olsam kavgaya karışmıştım.
Tekne ile geri adaya dönüyorduk. Eleme de bu akşam olacaktı. Sergen yine teknenin kenarında oturmuştu. Kızların yanından kalkarak Sergen'in yanına gittim.
"Düşüne düşüne filozof olacaksın Sergen. Rahat ol biraz." dedim.
"Nasıl düşünmem ki! Dün ne güzel kazanmıştık. Bugün de elimizden geleni yaptık aslında ama yetmedi."
"Kaybettik artık. Bir isim çıkacak sonuçta. Bu ben de olabilirim, yapacak bir şey yok." diyerek omuz silktim.
Aslında takımda Çağrı hariç kimseyle kötü değildim ama sonradan geldiğim için takım bozulmasın diye beni yazacaklarını tahmin edebiliyordum.
"Sen kimi yazacaksın?" diye sordu.
"Yani, Çağrı diye düşündüm. Adam patlamaya hazır bir bomba gibi. Her an kavga çıkartabilir. Burda kalacaksam öyle bir bombayla kalmak istemem."
"Evet, haklısın aslında çok agresif." dedi ve birkaç saniye duraksadı. "Sana bir şey diyeyim mi? Senin adın çıkmayacak." Kendinden emin konuşuyordu.
"Nerden biliyorsun?" diye sordum.
"Biliyorum işte."
Sergen bundan sonra hiçbir şey söylemeden önüne dönmüştü. Ben de bir şey söylemedim ve öylece denizi izledim. Bir süre sonra zaten gelmiştik. Akşama kadar kızlarla oturdum ve konsey zamanı geldiğinde konsey alanına gittik.
Ecem'den...
Konsey alanına gitmek için aracımız gelmişti. Poyraz önde tek başına oturup etrafa düşünceli bir şekilde bakıyordu. Onu öyle görünce yanına gitmek istedim ve gittim.
"Poyraz, sen böyle düşünceli düşünceli oturur muydun? Hayırdır?" dedim yanına otururken.
"Her eleme konseyi öncesi içimi bir heyecan kaplıyor. Birinci çıkma mevzusu yüzünden." Direkt itiraf etmesi şaşırtmıştı beni.
"Neden ki? Kaç haftadır sen birinci çıkıyorsun. Seni destekten çok büyük ve güzel bir kitle var."
"Bu kadar birinci çıkınca üzerimde bir baskı oluşuyor ama. Birinci çıkamazsam ne olur diye düşünmeden edemiyorum. Hafta içinde yanlış bir şey yaptım mı insanları benden soğutacak diye düşünüyorum sürekli." derin bir nefes aldı ve devam etti. "Bir de isim söyleme mevzusu var. Benim söylediğim isim giderse vicdan azabından ben de giderim."
"Poyraz saçmalama! Senin söylediğin isim giderse oyu az diye gidecek. Şampiyonluk potansiyeli olan birini göndermiyorsun ki!" dedim hafif sinirle. Aaa düşüne düşüne delirecek çocuk.
"Orası öyle de ne bileyim. Belki daha uzun kalabilirdi."
"Ama hiçbir şey değişmezdi." dedim ardından hemen.
Poyraz'ın yüzü birden aklına bir şey gelmiş olmalı ki sevimli bir hâl aldı. "1. çıkarsam bilekliğini alırım." dedi gülümseyerek bileğimdeki gümüş zincir bilekliği gösterdi.
"Hem birinci çıkıp hem de neden bilekliğimi alıyorsun anlamadım." dedim şaşkınca. Böyle bir şey demesini asla beklemiyordum.
"Çünkü bana destek olmak istiyorsun." dedi Poyraz gülmeye devam ederken. Öyle mi istiyorum?
Evet haklıydı. Ona destek olmak istiyordum.
"Dümdüz zincir bilekliği ne yapacaksın acaba?" diye sordum bu sefer de.
"Dümdüz zincir bilekliği değil senin bilekliğini istiyorum." cümlesini söylerken yüzüme bakmıştı. Ona bakarak gülümsedim.
"Peki! Birinci ol ve al bilekliği." dedim kollarımı birbirine bağlarken.
"Peki! Alacağıma emin olabilirsin." dedi ve o da benim gibi kollarını bağladı. Ciddiliğimize dayanamayarak güldüm.
"Nasıl da eminsin kendinden ya!"
Konsey alanına girmiştik ve konsey başlamıştı. Ünlüler takımından bir isim yazılacaktı. Seray olmamasını diliyordum çünkü bizim hayalimiz burda beraber olmaktı.
Karşı taraf oyları kullandı ve Acun Abi saymaya başladı. Acun Abi lafı uzattıkça uzatırken ben de yere uzanmamak için kendimi zor tutuyordum. Bitir artık be adam!
"Ve Çağrı aday oldu. Düşüncelerini alalım." dedikten sonrasını açıkçası dinlememiştim. Seray'a 1 oy çıkmıştı ve kalanların hepsi Çağrı'ydı.
Sıra bizim takımın birincisinin açıklanmasına geldi. Poyraz iki elini önünde birleştirmiş heyecanlı heyecanlı Acun Abi'ye bakıyordu. Bense ona gülümseyerek bakıyordum. Poyraz bu şekilde heyecanlı heyecanlı dururken gözüme o kadar tatlı gelmişti ki yanaklarını sıkmak istiyordum.
"Ve birinci Poyraz!" Tüm takım alkışlamaya başladık. Poyraz sessizce oh çekti.
"Beni destekleyen insanlar çok teşekkür ediyorum. Desteklerini sonuna kadar hissediyorum o yüzden bu yarışmanın sonuna kadar onlar için gideceğim."
Poyraz elenme adayı olarak Hanzade'yi verdi. Karşı takımdan İsmail Abi birinci çıktı ve Bahar'ı söyledi.
Ve gecenin sonunda elenen Bahar olmuştu.
Seray'dan...
Konsey bitmişti ve kameralar çekimleri durdurmuştu. Adamıza geri dönmek için ayaklanmıştık. Bahar'ın elenmesi beni çok hırpalamamıştı çünkü çok samimi değildik. Ama yine de bizim takımdan biri gittiği için üzülmüştüm.
Sergen hemen yanıma geldi. Beraber yürümeye başladığımızda konuşmaya başladı.
"Gördün mü? İsminin çıkmayacağını söylemiştim sana." dedi.
"Evet, söylemiştin." dedikten sonra birkaç saniye düşündüm. Benim bugün Sergen'le olan konuşmam sonucu herkesin Çağrı yazması tesadüf olabilir miydi?
"Bugün sana Çağrı'yı yazacağımı söylediğim için herkese Çağrı'yı yazdırtmadın değil mi Sergen? Benim için böyle bir şey yapmanı istemem."
"Tabii ki ondan değil. Senin fikirlerin benim için çok değerli ama bu konuda aynı şekilde düşünüyorduk. Çok agresif ve takıma zarar veriyor bu durum. Herkesin enerjisi düşüyor. Hatta isim yazdıktan sonra da bunları söyledim."
"Ciddi misin? Ben de aynı şeyleri söyledim. Umarım kulis yaptığımızı düşünmezler."
"Belki de birbirimize ne kadar uyumlu olduğumuzu düşünürler." deyip gülümsedi.
"Öyle miyiz?" diyerek ben de güldüm.
"Sen göremiyor olabilirsin ama öyleyiz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Romana
RandomAşk Dominik'te yaşanıyor güzelim! ÇOK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ NOT!! Bu kitap hayran kurgu değildir. İsmi geçen kişileri sadece hafızanızda az çok canlansın diye kullandım. Karakterler kurgusaldır. Sadece isimleri aynı, davranış olarak da benzetmeye çalışmadı...