Survivor etiketinde #1 olmuşuz! Okuyan, oy veren, yorum yapan herkese teşekkürler! ❤️🙏🏻
Seray'dan...
Oyundan gelmiştik ve Sergen balık tutmuştu. Ben balıkları ayıklarken bir kısmımız dinleniyor, bir kısmımız da odun topluyordu. Yanımda hissettiğim kıpırtıyla başımı kaldırdım. Gelen Yiğit'ti. Son zamanlarda bayağı iyi anlaşmaya başlamıştık. Adada Sergen ve Hayrettin abiden sonra en çok konuştuğum isimdi.
"Yardıma ihtiyacın var mı?"
"Yok ya teşekkürler. Hallediyorum ben."
"Yine kaybettik oyunu."
"Maalesef. Resmen üstümüzde kara bulutlar dolaşıyor bu sıralar he. Ben bu duruma çok sıkılmaya başladım artık."
"Elbet düzelecek. Bir de bu aralar ne kadar çok kavga var. Hep böyle midir?"
"Son zamanlarda böyle olmaya başladı. Oyun kaybediyoruz diye oluyor hep."
Bir süre daha sohbet ettik. Birbirimize normal hayatlarımızdan bahset ettik. Yeni birini tanımak, onunla arkadaş olmak iyi hissettirmişti.
Sergen'den...
Birkaç saat süren balık tutmadan sonra çok yorulmuştum. Bu yüzden barakada dinlenirken yedeklerden gelen yeni arkadaşımız Çağman yanıma geldi. Biraz konuştuktan sonra başıyla ileriyi gösterdiğinde oraya baktım. Seray ve Yiğit balık ayıklayarak sohbet ediyordu.
"Çok yakışıyorlar değil mi?"
Yok artık! Cevap vermeden onlara doğru baktım.
"Çok tatlılar ya, maşallah. Nazar değmesin. Buradan bakınca sanki ikisi de birbirine boş değil."
"Senin dediğin gibi bir şey olamaz. Sen yeni geldiğin için bilmiyorsun." diyerek sinirle yerdeki kumları sıktım. Ne demek çok tatlılar? Ne demek ikisi de birbirine boş değil?
"Olabilir tabii. Ben sadece gördüğümü söylüyorum ya konu açılsın, sohbet edelim diye."
"Seray samimi ve sıcakkanlı bir insan. Herkese karşı böyledir. Aynı yani hareketleri falan. Ekstra bir durum yok." dedim ve hızla ayağa kalktım.
"Nereye gidiyorsun?" dedi Çağman.
"İsmail abi çağırmıştı beni yanına. Unuttum. Bir gidip bakayım." dedim ve İsmail abinin yanına gittim. Buradan hem Çağman'ın sesi duyulmuyordu hem de Serayları göremiyordum. Her ne kadar Çağman'ın dediklerinin yanlış olduğunu bilsem de sinirlenmeme engel olamıyordum.
"Hah Sergen geldin mi? Öyküler pirinçleri pişirmiş. Gel de ayıralım. Balıkları da pişireceğiz daha."
"Tamam abi. Seray ayıklayabilirse pişireceğiz. Biraz meşguldü en son." dediğimde omzuma birinin dokunmasıyla irkildim. Arkamı döndüğümde Seray'ın ayıklanmış balıkları getirdiğini gördüm.
"Neden meşgul olayım? Bitirdim işte."
Hemen oradan uzaklaştım. Arkamdan Seray'ın sesini duydum. "Noldu şimdi buna anlamadım?"
Denizin oradaki ağaç gövdesine yaslandım. Biraz sonra yanıma Seray gelmişti. "Neden öyle bir tepki verdin? Anlayamadım. Bir de çocuk gibi kaçıp gidiyorsun yanımdan. Bir problem varsa konuşup halledelim."
"Yoo bir problem yok." dedim.
"Kimi kandırıyorsun sen? Haline bak!" diyerek o da yanıma oturdu.
Sessizce geçen birkaç saniyenin ardından dayanamadım ve konuşmaya başladım. "Ne konuşuyordunuz o çocukla?"
Şaşırmış olacak ki gözlerini kocaman açıp bana baktı. "Hangi çocukla? Yiğit'le mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Romana
RandomAşk Dominik'te yaşanıyor güzelim! ÇOK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ NOT!! Bu kitap hayran kurgu değildir. İsmi geçen kişileri sadece hafızanızda az çok canlansın diye kullandım. Karakterler kurgusaldır. Sadece isimleri aynı, davranış olarak da benzetmeye çalışmadı...