"McKinnon, lütfen. Şampuanı. Yavaşça. Bırak."
Marlene gülümsedi ve Sirius'un gözlerinde Peter'ın yatağının karşı tarafındaki konumundan gerçek bir paniğin belirmeye başladığını gördü. Gülmek istiyordu, bunu o başlatmıştı. Önce ona yastıkla vurdu. Bir yastık savaşından sonra, bir sonraki hareket şampuanını pencereden açıkça boşaltmaktı.
"Ya da ne, Black?" haince sordu, yavaşça kapağı açtı.
"Ya da ayakkabılarına elveda de."
Bu onu duraklattı. Marlene'in dün gece giydiği ayakkabılar en sevdiği çiftlerden biriydi, Lily onları son doğum gününde ona almıştı. Bunu biliyordu. Odayı gözüyle taradı ve önündeki ayakkabılara ulaşma şansını hesaplamaya çalıştı. Ondan önce ulaşamazdı.
"Bir şartla bırakacağım." Teklifini kabul edeceğini umarak pazarlık yaptı.
"Dinliyorum." Dedi yatağın ucuna doğru kenara çekilerek etrafından dolaşabildi.
"Seninkilerden daha güzel saçlarım olduğunu söyle." Dedi büyük bir sırıtışla.
Sirius homurdandı. "Marlene, canım, hayatımın ışığı, gözümün bebeği, senin kesinlikle, tamamen, benimkinden çok daha güzel saçların var. Şimdi lütfen şampuanı yere bırakır mısın? Boşaltmadan. Tercihen hala doluyken. Lütfen?"
Marlene gülümsedi ve şişenin kapağını arkasındaki başucu masasına koymadan önce kapattı.
"Gördün mü, öyle ha-" Marlene'nin alayları bir çığlıkla kesildi, Sirius Pete'in yatağının üzerinden atladı ve onu kendi yatağına attı. Beline oturdu ve onu acımasızca gıdıklamaya başladı.
"YAPTIĞIN KARŞISINDA BU KADAR KOLAY UZAKLAŞABİLECEĞİNİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUN?" diye bağırdı, gülüşünün arasında onu duyabilsin diye.
"Ben - pardon - sen - yastık - önce -" Marlene tam cümleleri bir araya getirmek için elinden geleni yaptı ama o kadar çok gülüyordu ki imkansızdı. Sirius çok geçmeden gülmeye başladı ve sonunda çok güldüğü için onu gıdıklamayı bırakmak zorunda kaldı. Yuvarlandı, yanına yattı ve kolunu onu kendine çekmek için kullandı.
"Bu, güne başlamak için ilginç bir yoldu." Başının üstüne bir öpücük koyarak gülümsedi.
"Mm, sence şimdi kahvaltı etmeye gidebilir miyiz?" Diye sordu biraz kıyafet bulmak için yataktan atlayıp çenesini öperek.
"Ah, önceliklerin olduğunu biliyorsun." Yanına atlayarak parlak bir şekilde belirtti.
"Evet, neredeyse bir saattir uyanığız ve yaptığımız tek şey bir yastık savaşı yapmak, birbirimizi tehdit etmek ve senin beni gıdıklaman." diye yanıtladı.
"Ah evet," Diye başladı, bileğini tutup kendine doğru çekti. "Günaydın, güzelim."
Basit bir "Günaydın." ile cevap vermeden önce gülümsedi ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why Do You Love Me || Blackinnon
Fiksi Penggemar[Marlene Mckinnon ve Sirius Black ile ilgili AU, Drabble, One-shot, Headcanon çevirileri vs.] [Bölümler birbirinden bağımsızdır.]