Doğum Günü

205 14 2
                                    

Size bugün benim doğum günüm desem? Bugün 16 yaşıma giriyorum ama öyle sıradan bir gün, sadece 1 yaş ilerlemiş oluyorum. Normalde her sabah annem "Hayal" diye seslenirdi ama bu sabah uyumama izin verdi. Ama nedense pek uyuyamadım, zaten başım çatlıyordu.

Hemen kalktım ve aşağa indim, kimse yoktu. Annemle Babam, kuzenim ve Gül şehir'e gitmişlerdi. Kimse yoktu. Yalnızdım.

Doğum günlerinizde hep bir heycanla uyanıyorsunuz dimi? En az dünyanın 70% nüfüsü "bugün benim doğum günüm, hem sarhoşum.." şarkısını söylemiştir. Sıradanlık olmamıştır. Ama benimkisi sıradanı. Kimsenin umrunda değildim. Madem sıradan bir gündü? Bende sıradan bir günmuş gibi yaşarım.

Yukarı çıktım ve hazırlandım Canan'la Deniz'e gitmek için. Aslında Canan’da biliyordu ama kimin umrunda? Herkes kendi derdine yanmış. Hem ben doğum günü mu düşüneceğim onca şey boktan gidiyor. 

Hazırlanmıştım ve kapıyı kitlemiştim. Anahtarı da paspasın altına koymuştum, belki bizimkiler benden önce gelir eve. Aslında içimde bir umut vardı, belki unutmamışlardı. Belki süpriz yapacaklardı. Amaan, hiç sanmıyorum. Onlar kim süpriz yapmak kim? Bugün’e kadar hiç süpriz mi yaptılar? Hayır. Ee o zaman bugünde yapmazlar, bence hiç umutlanma Hayal. Umut için umutladın da noldu? Ama belki bir pasta falan alırlar ya dimi? O kadar sevilmez evlat mıyım? Yok ya, almazlar. Neyse, ben yine boş konuştum.

Evden çıkıp Cananlara gitmiştim ve onlardan çıkıp Deniz"e gitmiştik. Iki tane şenzlong kiralamıştık ve oturmuştuk. Derken Ünalı gördük.  Ünal Canan'ın Ağabeysinin arkadaşıydı ama benimle baya samimiydi. Büfeden kovulduğumda merdivenin başında oturmuştum ve şarkı söylüyordum sessiz sessiz ama o duymuş ve beğenmiş sesimi. Neyse, samimiydik işte.

"Kızlar gelsenize yüzelim." Diye çağırmıştı Ünal bizi. Ünalın boyu 1.90 falan vardı, ee benim boyumda 1.58 falan yanında yedi cücelerden biri gibi gözüküyordum.

Iskeleye çıkmıştık ve ben girmek istemiyordum. Birtane çocuk vardı suyun içinde ve seslendim o"na "çocuğum su nasıl soğuk mu?"

"Soğuk ama girince alışırsınız." Diye cevap vermişti.

"Ay yok ben girmem, baksana soğuk diyor." Demiştim Ünal ve Canan'a. Canan yavaş yavaş merdivenlerden suyun içine giriyordu.

"Yok yok, girersin." Demişti Ünal.

"Ya nasıl gireyim, soğuk." Derken Ünal beni kucaklamıştı.

"Ünal yapma, yapma. Bırak tamam kendim gircem." Dememe kalmadı Hoop! Attı beni suyun içine.

"Heey! Dondum! Pisliksin ya." Dedim ve o da arkamdan atladı. Sonra Ben, Canan, Emre ve Ünal dubaya yüzdük ve çıkmıştık dubaya.

"Sen görürsün, bak ne biçim intikam alacağım senden." Diye tehit etmiştim.

"Yav he he." Diyip ciddiye almadı beni Ünal. Canan ve Emre'de gülüyorlardı bize.

Baktım Ünal ayağa kalktı, bende ayağa kalktım ve onu hoop diye ittim. Aferim bana! Intikam aldım. Oleey.

"Emre tut şunun bacaklarından bende geliyorum." Demişti Emreye.

"Ya ama bak bugün doğum günüm, iyi davranın bugün bana." Diyip sevimli olmaya çalıştım ama işe yaramamıştı. Emre bacaklarımı, Ünal kollarımı tutup beni sallaya sallaya suyun içine attılar.

"Yaa, çok kötüsünüz." Demiştim. Derken Canan atlamıştı su'ya.

"Hadi gel büfeye gidelim."

"Yok be ne gidicem oraya."

"Umut yok sakin ol."

"Hadi bunu kutlayalım o zaman."

"Geliyor musunuz?" Diye sormuştuk Ünal ve Emreye.

"Sonra geliriz belki." Diyip göz kırpmıştı, bence erkekler göz kırpınca çok tatlı oluyorlar. Sizce de öyle değil mi?

Neyse, Büfeye çıkmıştık ve orda yeni çalışan bir çocuk vardı, Oğuz. Oğuzla daha önce tanışmıştık ve birden bana mesaj geldi.

"Sana anlatmam gerekken var Umutla ilgili mutfağa gel."

"Yok artık." Demiştim sesli.

"Noldu?" Diye sormuştu Canan.

"Al kendin bak" diyip telefonu gösterdim.

"Yok artık. Tamam sakin ol. Dert etme saçma birşeydir."

Hemen mutfağa girdim Oğuzun yanına.

"Anlat herşeyi."

"Şimdi Umut beni aradı ve işte buralarda olan insanları sordu -"

Lafını kesmiştim ve "sende Canan ve Hayal dedin."

"Evet ve bana dedi ki Hayalin etrafında bir erkek görürsen bana haber veriyorsun, kimle takılıyor. Kimle n"apıyor bana söylüyorsun."

"Yok ya. Ay neyse bu muydu?"

"Evette senin umrunda değil mi? Yani çocuk seni düşünüyor."

"Geçti o günler canım, geçti." Dedim ve mutfaktan çıktım. Ünal ve Emre gelmişti yanımıza. Oğuz'da bizi izliyordu mutfaktan, şeytan diyor kır kafasını ama neyse sakin ol Hayal. Bugün senin doğum günün.

"Kim bu çocuklar, Umuta söylerim valla."

"Aman be, söylersen söyle." Diye cevap vermiştim. Bu ne be? Babam gibi.

Bende inadıma başımı Ünalın omuzuna yasladım, inat değil mi? Haber versin bakim, sıkıyorsa versin.

"Noldu?" Diye sordu Ünal gülerek.

"Yoruldum ya." Dedim gülerek.

"Hadi oyun oynayalım, papaz kimde?" Demişti Emre.

"Tamam olur." Diye cevap verdi Canan.

"Aynen." Demiştik Ünalla ben aynı anda.

Oğuzdan gelen mesajlar devam ediyordu, ve en sonunda "iki dakika gelsene ya mutfağa."

"Ben hemen geliyorum." demiştim elimdeki kartları bırakıp ve Oğuzun yanına gitmiştim.

"Umut seni soruyor, napıyor diyor?"

"Adam kesiyor, birazdan beni ve senide kesecekmiş de. Te allahım ya." Diyip çıktım mutfaktan ve masaya gelmiştim.

Ünal baya sinirli gözüküyordu ve Canan"a mesaj attım n'oldu diye.

"Sorma sen oyunu bırakıp mutağa gittin diye baya kızdı." Diye cevap verdi Canan.

"Ünal n"oldu?" Diye sordum en sonunda.

"Senin bu çocukla aranda ne var?"

"Saçmalama be, ne olacak aramızda."

"Bak Umut olayı gibi olsun istemiyorum yine."

"Tamam ya." Diyip oyun"a devam etmiştik.

Derken yine bir mesaj geldi Oğuzdan.

"Bu sefer önemli, yine gel."

"Ben geliyorum." Dedim Ünal'a ve birden kolumdan tutmuştu.

"Ya yeter Hayal, oyun oynuyoruz burda. Kimle konuşacaksan sonra konuş."

"Tamam ya, ne kızıyorsun." Dedim ve kolumu bırakmıştı.

Tövbe tövbe bu ne be? Doğum günümde herkes üzerime geliyor. Hadi hayırlısı bakalım.

RaslantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin