Ah! Kafam! Otobüsteyim ve birden BAM! Diye kafamı cam'a vurdum. Ne biçim sürüyor bu be. Birden esnedim ve farkettim, gelmiştik. Istanbuldaydım. Gitmeme çok az kaldı. Almanyaya dönmeye, hayatımın normale dönmesine az kaldı. Okuldan eve, evden okula olacaktı sadece. Ama böyle anlattığıma bakmayın ya, Umuttan sonra hayat hiçte kolay olmayacak.
Ve sonunda geldik! Istanbul Otogarına geldik. Ben aslında anlamıyorum insanları, hani diyorlara ya “çekip gitmek istiyorum.“ Valla gidince dertler gitmiyor be canım, sen nereye gidersen git torban seninle gelir. Yani dertler de gelir seninle birlikte. Saat 6:30 Sabah hala, annemle öyle otogarın kafesinde oturuyordum, poğaça yiyorduk.
Saat 6:30 Sabah hala, annemle öyle otogarın kafesinde oturuyordum, poğaça yiyorduk. Şimdi eve gidersek kapıda kalırız, mahlum kimse daha uyanık değil. Neyse işte öyle bir kaç saat oturduk Annemle. Ya sizce de hayat çok boş olmadı mı? Yani once acı çektim, gerçi hala çekiyorum ama ne bileyim ya. Birden boş oldu herşey.
Ama bir yandan da mutluyum bitmesine, yani o kadar da oynanmaz ki insanla değil mi? Bir seviyorum, bir sevmiyorum. Bir doğum günümde gelmeler, hissiz oldum lan ben artık. Elin pezevenk geliyor ağzıma sıçıyor, ve doğum günümde bana Umut veriyor. Sonra da siktir olup gidiyor. Hayat çok güzel, valla çok güzel. Dimi?
Olan oldu, demek ki böyle olması gerekiyormuş, böyle oldu. “Hayatta herkes hakettiğini yaşar“ diye bir söz var ama bir bakıyorum en sahteler en parlak süsler içinde. En gerçeklerde en karanlık şeyleri yaşıyor. Haksızlık ya. Eskiden inanırdım o söze şimdi ise “Hep iyiler kaybeder dostum“ sözüne daha çok inanmaya başladım.
Ama ben hala şoktayım, şok demeyelim de. Olanları kaldıramıyorum. Ulan elin gavat oğlu geldi hayatımın içine sıçtı lan. Ne kadar ağzıma sıçsada o benim ilk aşkımdı, ilk ve son olacaktı herhalde. Ama daha 16 yaşındayım, önümde uzun bir yol var. Hem güzelimde. Bundan sonra sadece kendi hayatıma odaklanacağım ya valla en iyisi. Hayallerimi gerçekleştirmeye bakacağım. Bunlardan biri de oyuncu olmak, başarılı olmak. Bazı insanlar başka meslek bulamadığı için ya da sevdiği ünlü oyuncu diye olmak isteyenler var. Ama benim için öyle değil. Benim için oyunculuk yapmak aşk gibi birşey, Umuta olan aşkımdan büyük. Neden mi? Bilmiyorum. Sebebsiz. Çünkü sebebsiz şeyler, sebebli olan şeylerden daha uzun surer. Bir sebeb olduğunda o sebeb er ya da geç gider, ama sebebsiz olduğunda asla gitmez. Bu da böyle birşey işte. Oyunculuğa olan aşkım asla bitmeyecek.
Belki bir gün kendi hayatımla ilgili film olur, olamaz mı? Allah bana en hayırlı şeyleri nasip edecek buna eminim. Çünkü ben temiz kalpliyim. Ve temiz kalpli insanlar eğer en derinden birşey dillerse, o dilek Kabul olur. Bunu da sakın unutmayın.
Neyse, taksiye binmiştik Annemle. Anaannemlere gidiyorduk. Gerçi onlar kavga etmişti ama gidecek başka yerimiz var sanki.
Gelmiştik eve, bavulları falan taşımıştık. Eve girer girmez, ve hoşgeldinler bittikten sonra. Uyumaya gittim. Ee başka becerebildiğim birşey mi var? Sonuçta en iyi yaptığım iş uyumak! Böyle uyuyorsun ya, sanki herşey, bütün dertler gidiyor. Harika bir kaçış yolu diyebiliriz.
Neyse, fazla uzatmaya gerek yok ya. Sonuçta Istanbul’a döndüm. Bir kaç gün sonrada Almanya’ya döneceğim. Uyuymaya gidiyorum, en azından rüyalarımda az biraz huzur kaldı. Allah bilir Almanyaya gittiğimde de bir sürü boklar benim yakama yapışır. Neyse, be. Sanki birşey oldu hemen, göreceğiz işte Almanya’da ne olacağını.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı
RomanceBir insanla ya arkadaş olursun, ya ona aşık olursun veya sevgili. Ortası yoktur değil mi? Aslında var...bunun adı'da raslantı.