Bu akşam. Son akşam. Hiç gitmek istemiyorum aslında çünkü çok alıştım Canan'a. Onunla ağladım, onunla güldüm. Şu son bir bucuk ay hep yanımdaydı, artık arkadaştan da öte olmuştu o benim için. Çok alıştım Canan'a.
Tamam, sevdiğim çocuk önceden ondan hoşlanmış ama bu onun suçu değil ki. Umutun suçu bile değil, çünkü ben daha Çanakkale'ye gelmeden önceydi o olay. Neyse ya. Hani uçağa bindiğimde, demiştim ya "onbeş yaşındaki bir kız ne yaşayabilir ki? Sıradan olacak işte." Demiştim ya? Değilmiş meğer. Meğer onca dram, onca stres yaşayacaktım. Ama bir insana da bu yapılır mı? Bir seviyorum, bir sevmiyorum. Bir kıskanmalar, doğum günümde mesaj atmalar. Sonra gelmemezlikler.Insanın duyguları karıştı iyice. Artık ne hissetiğimi bile bilememez hale geldim. Belki de haketmiştim olanları.
Neyse, bu akşam son akşamım. Her ne kadar mutsuz olsamda bunu belli etmeyeceğim insanlara. Gerçi insanlar bana baya kızgın ama. Canan baya kızgın, Ünal desen zaten ağzıma sıçacak."Nereye gidiyorsun sen? Allahın delisi." Diye. Olsun, onları uzun bir süreç görmeyeceğim, onun bana kızmasını bile özleyeceğim. Herşeyim oldu o benim.
Hazırlandım ve evden çıktım. Son kez yürüyecektim bu sokaklarda. Son kez değilde işte uzun bir sure görmeyecektim ne burayı ne de buranın insanlarını. Nedense hiç gitmek istemiyorum. Çok bağlandım, kopamıyorum. Umut beni her ne kadar kopardıysa bile yine de tutunuyorum. Çünkü benim insanlara olan sevgim onun ki gibi üç beş günlük değil.
Cananın yanına gelmiştim. Baya soğuktu.Çünkü kızgındı bana.Kızgın değilde korkmuştu benim için o yüzden de tuhaf davranıyordu.
"Ya ben seni gerçekten anlamıyorum ya. Neye güvenerek gittin? Tamam doğum gününde mesaj attı umutlandırdı seni. Ama neden otostopla gidiyorsun? Ya birşey olsaydı sana? Geri dönmeye bilirdin, bunu asla unutma."
"Tamam, Canan. Biliyorum. Hata yaptım, ve bu da bana ders oldu işte. Birdaha, her ne olursa olsun birdaha asla ama asla güvenmeyeceğim ona." Dedim.
"Yok birde güven istersen. Yine şans ver. En iyisini yaparsın gerçekten." Diye terslemişti beni. Haklı. O da gitse, bende tepki verirdim.
"Neyse hadi büfeye inelim. Ünallarda ordaymış." Dedi. Aslında Ünalla karşılaşmak istemiyorum. Canan bu kadar laf ettiyse, o herhalde ömrümü yer. Ama vedalaşmadan da gitmem, gidemem.
Yürüyorduk Büfeye ve yolda Ünalla Emreyi gördük. Eyvah! Canan söyleyecek
kesin ona.
"Ünal!" Diye seslendi ona.
"Efendim?" Diyip döndü. Bende kapşonumu taktım ve çaktırmadan kaçmaya kalktım ama Hop! Tuttu beni kapşonumdan.
"Nereye gidiyorsun bakim küçük hanım. Yine o Oğuz denen çocukla mı buluşacaksın?"
"Uff saçmalama ya, allah aşkına."
"Şimdi ben sana anlatayım Ünal." Dedi Canan.
"Aynen bencede anlat, nerdeydin bugün?"
"Şimdi bugün Hayal Şehire gitti. Umutun yanına. Ama otobüsle gitmedi. Ototstop çekerek gitti by gerizekalı. Ama gittiğinde Umut gelmedi. Hayalde orda fenalaştı işte panik atak var ya bunda? Kalbı sıkışmış biraz. Ama sağ salim geri döndü."
"Ya sen hangi nasil neden gidiyorsun? Ya sana birşey olsaydı?"
"Hihi, bundan sonra kıymetimi bilirsiniz işte belki." Dedim gülümseyerek, ama sevimli olmaya çalışıyordum bir yandan da.
"Hiç sevimlilik yapma bence Hayal." Dedi ordan Canan.
"Tamam, suçluyum, hatalıyım biliyorum. Ama birdaha olmayacak, ve bana böyle davranmayın artık. Bak son akşamım ve ben zaten yeterince acı çekiyorum. Daha fazla konuşmayalım bu konuyu, lütfen." Demiştim ve konuyu kapattım. Zaten konu hep aynı yerde dönüp dolaşıyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı
RomantizmBir insanla ya arkadaş olursun, ya ona aşık olursun veya sevgili. Ortası yoktur değil mi? Aslında var...bunun adı'da raslantı.