Of ya! Bugün saat 7'ye kadar Okulda kalmam gerekiyormuş. 4'ten 7'ye kadar, yuh abi ya! Neymiş efendim, Okul'a yeni gelen öğrencilere Okulu gezdirecekmişim. Ulan zaten bu sene değil, seneye başlayacaklar. Bana bir sene öncesinden gösterseler bir Okulu, geldiğimde hatırlamam ki hangi bölüm nerde, tuvalet nerde diye.
Neyse, 7'ye kadar burdayım maalesef. Boş boş çocuklara gezdireceğim Okulu, sanki müze, sanki tarihi müze gezecekler. Birde neden ben? Neden ben, yani neden ben? Neden? Neden? Başka öğrenci mi kalmadı okulda? Neden ben? O kadar da iyi bir öğrenci değilim ki, yani bok mu vardı da beni seçtiniz? Ne güzel evimde otursam, olmaz mıydı?
Saat 16:00
Oh be sonunda ders bitti evime gidebilirim demeyi çok isterdim ama ne yazık ki evime gitmiyorum. Bu lanet olasıca yerde saat 19;00’a kadar kalıyorum. Aman, neyse. Söylenmek birşeye mi fayda olacak? Hayır. Ee o zaman sussana Hayal, ne çektiysen çenenden çektin zaten. Neyse, Hocanın yanına gittim ve o bana anlatmaya başladı. Işte gruplarla samimi olacaksınız, Okula ilgili kötü birşey söylemeyeceksiniz. Birde özellikle ben, boş konuşmayacakmışım. Tamam, bende dolu konuşurum allah allah, hem insanlar konuşarak anlaşır. Kimse benim kıymetimi bilmiyor ki ne güzel tatliş, tatliş konuşuyorum işte. Grupların gelmesini bekliyoruz işte, iki kişi bir grubu gezdirecekmiş, bende Enes diye bir çocukla gezdirecekmişim. Enes 11’inci sınıfta, benden bir yaş kendi halinde bir çocuk işte.
He geldi grup, oh be. Ne kadar çabuk biterse o kadar çabuk evime gider uyurum.
Grubu gezdiremeye başladık, önce müzik bölümünden başladık. En bir sevdiğim. Gelen grupta veliler ve Okula yeni gelecek olan öğrenciler vardı.
Velilerden biri “Siz ne okuyorsunuz? Müzik mi?“
“Yok ben tiyatroyla ilgileniyorum daha çok, ama müzikle de ilgim var.“ Diye cevap verdim. Aa Hayal, nasıl kibarlaştın öyle? Aferim sana.
“Ne güzel, bir müzik aleti çalıyor musunuz?“ Diye sordu. Ne çok meraklısın bana be bey Amca.
“Evet, gitar, keman birde Piyano çalıyorum.“ Diye cevap verdim, gerçektende çalıyordum. Vay be kendimi bir yetenekli sandım, gazeteye röportaj verir gibi hissettim kendimi.
Sonunda sustu adam, ve devam etmiştik.
Evet çizim bölümüne geldik. Pek sevmem aslında, yani sevmek değilde yeteneğim yok. Insan yetenekli olduğu sanatı sever. Çizim odasına girdik Grupla. HA SIKTIR! LAN. Sen her yerden çıkmak zorunda mısın? Bilin bakalım kim karşımdaydı? Tabii ki de Cenk.
Ulan ne güzel sevgilin var git onunla ilgilen. Benim sevgilim olsa öyle yapardım. Allah! Bana bakıyor bu, napayım? Gülümsüyor bana, allahım ne güzel gülümsüyor. Saçmalama Hayal, kendine gel. Bir beş dakika ona öyle bakarak geçti. Sonra konuştu “Bana yardım etmeye mi geldin?“ Dedi sırıtıyor.
Ya ben sana niye yardım etmeye geleyim ha? Ben sana yardım ettim, daha napayım söylesene gerizekalı, bir merhaba bile deme sen öyle kazulet gibi dur karşımda tamam evet, sevgilin var ama yani. OFFFFFFFFFF. Ukalasın, pisliksin.
“Yok hayır.“ Diye cevap verdim.
“Gelsene böyle, nasıl yapmasını göstereyim istersen sana.“ Diye sordu. Ya senden göstermeni isteyen mi oldu?
“Yok benim gitmem gerek“ Diyip grubu da alıp kaçtım ordan. Zaten Enes orda dikilmişti “Hadi hadi“ diyip duruyordu.
Grubu da alıp gittim işte ve bölüm, bölüm dolaşmaya devam ettik. Ama aklımdan Cenk hiç çıkmadı. Neden diye soracak olursanız, bende bilmiyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı
RomanceBir insanla ya arkadaş olursun, ya ona aşık olursun veya sevgili. Ortası yoktur değil mi? Aslında var...bunun adı'da raslantı.