Evet, Okul'un ilk günü, hazırlandım ve evden çıktım. O kadar huzurluyum ki, anlatamam. Çünkü sadece dersler dert olacak. Başka hiç bir sorunum olmayacak.
Okul’a gelmiştim ve herkese “merhaba“ “nasılsın?“ falan filan dedim, dendi, cevapladım. Sonra birden Fulya, en yakınlarımdan biri geldi yanıma.
“12’nci sınıftaki yeni gelen çocuğu gördün mu? Off, acayıp yakışıklı, görmen lazım.“ Demişti, duyanda sanki best model of the world. Ama çocuğu daha görmedim, belki yakışıklıdır.
“Çocuk benim rehber grubumdaymış, gösteririm sana.“ Rehber grubu şey, mmm nasıl anlatsam? Ya işte ana sınıfı gibi bir sınıf, okulun son 15 dakikasını o sınıfta geçiriyorsun, ama sadece yaşıtlarınla beraber değil. Her yaş grubundan öğrenciler var. Öyle işte.
“Bak orda, çok yakışıklı değil mi üff?“ Diyip gösterdi çocuğu, çocuğa dikkatli bakmamıştım, ama sonra baktım ve içimden dedim ki “HA SIKTIR.“ Neden mi? O çocuk kimdi biliyor musunuz? Cenk. Eskiden beri tanıyorum onu, yani bir 3 sene falan olmuştur herhalde. Neyse, eskiden çok yakındık. Her gün konuşurduk Facebooktan, hep dertlerimi anlattırdım ona. Kimseye anlatamadıklarımı Cenk’e anlattım. O da bana anlattı, her derdini bana anlatırdı. Değerliydi benim için, bana beni sevdiğini bile söylemişti. Ama aşk anlamında olmadığını biliyordum, arkadaş anlamındaydı.
İşte böyleydik. Ama tam 1 senedir konuşmuyoruz, tam 1 sene. Adımı bile hatırlamıyordur. Yok lan o kadar da değil de, 1 senedir konuşmadığım adam’a ne diyeceğim? Hem bunun sevgilisi de var, büyük bir ihtimalle onun için geldi. Sevgilisi olan adam’a ne diyebilirim ki? Yani, her ne kadar yavşamasam da yanlış anlaşılır. Bence öyle olur. O yüzden hiç birşey demedim ona, o çok konuşmak isterse konuşur benimle. Hep benden bekleniyor her bok yemin ediyorum ya.
Cenkle göz göze geldik, eyvah! Bana bakıyordu, bana bakıyordu o kocaman yeşil gözleriyle. Yüzünde de hafif bir gülümse var, ee adam mutlu tabii sevgilisiyle aynı okulda, ve o hep bana onu ne kadar sevdiğini anlattırdı. Sevindim barışmalarına.
Cenk bana hala bakıyordu, ama ben hala birşey demedim. Ne diyebilirim ki 1 senedir konuşmadığım adam’a? Baktım onun da diyeceği birşey yok, uzaklaştım ordan. Ben onca derdini, acısını dinledim. Ona destek oldum, it oğlu it suratıma boş boş bakıyor. Insan bir “merhaba, çok uzun zaman oldu dimi?“ Birşey söyler ya, birşey söyler! Ama yok, o dikilmiş oraya kazulet gibi! Oh, hayat ona güzel tabii.
“Noldu sana?“ Diye sordu Fulya.
“Ha siktir, sıçtık. Sıçtık ki, ne sıçtık yani sıçtık. SIÇTIK OĞLUM.“ Dedim. Şimdi diyeceksiniz ki, bunda ne sorun var? Eski bir arkadaşın okuluna gelmiş. Ama Okulda onu görmek çok tuhaf olacak, birde baya yakındık. Yani baya, kardeş gibi olan arkadaşlıklardan da daha yakındık o derece.
“Niye noldu?“ Diye cevap verdi Fulya.
“Bak sana birşey anlatacağım o çocukla ilgili tamam mı?“
“Sen önceden mi tanıyordun onu?“
“Evet, ama sadece tanımakla bitmiyor, yani şey, biz baya yakınık. Baya. Hem dertleşirdik, konuşurduk ve ne yalan söyleyim, buraya geleceğini bilmiyordum, ya insan bir haber verir dimi? Eğer o kadar değerli olsaydım onun için?“
“Woah, bir dakika düzgün anlat bence sen şunu önce, hiç birşey anlamadım. Nerden tanıyorsun ve nasıl bu kadar yakınsınız?“
“Anlatacağım, ama ben bir şu şoktan çıkarsam iyi olacak.“ Dedim derin bir nefes alarak.
“Bak, ben bunu Facebooktan tanıyorum, Selen sayesinde. Bana mesaj attı, Selenle arkadaştı, sonra her gün Okula gelirken görürdüm yolda, sonra da yakın olduk. Ve bir baktım her derdini bana anlatan, bana güvenen birisi oldu.“
“Ee peki şimdi?“
“Şimdisi mi var? Derdi bitti, bende bittim. Suratıma bile bakmıyor, tamam bakıyor ama, yani “merhaba“ bile demedi. Uzun zamandır mesaj atmadı, şimdi de sevgilisiyle barıştı. Bu demek oluyor ki bana ihtiyaçı kalmadı, yani kullandı beni mendil gibi. Kullandı attı.“
“Dur bir bakalım ya, daha okulun ilk günü utanıyordur belki. Sinirlenme hemen.“ Demişti.
“Valla benim hisslerim genelde çıkar. Allah’ım biri bitiyor, biri başlıyor. Şimdi de Cenk geldi. Te allahım yaa.“ Dedim.
“Sıkma canını, abarttığın gibi birşey yoktur bence.“
“Fulya, sana bizim eski konuşmalarımızı göstereyim, ondan sonra sinirlenme de bence.“
“O kadar önemliydi yani?“
“Evet öyle, ama bayadır konuşmuyoruz.“
“O zaman ikinizde de suç var.“
“Nasıl yani?“
“Sana en son ne yazdı?“ Diye sordu Fulya.
“En son...Mmm. Şey, Deli iyi geceler yazdı.“ Dedim, evet en son o yazmıştı ama ne yazayım yani? Iyi geceler dedikten sonra ne diyebilirim ki?
“Birde yanında öpücük vardı.“ Dedim sırıtarak. “Aman çokta umrumda öpücüğü vardı yani ondan diyorum.“
“Hmm anladım.“ Dedi Fulya pis pis gülerek.
“Gülme lan, gülme.“
“Gülmüyorum be.“ Dedi ama gülmeye devam ediyordu.
“Bak hala gülüyor ya. Fulya valla ağzına çarpacağım şimdi.“ Dedim. Gülmesin, banane.
"Neyse, ben size gelirim okuldan sonra. Gösterirsin şu mesajları, hadi görüşürüz" diyip dersine girdi Fulya.
Offf allahım yaa, dünya ne kadar küçük değil mi? Almanya'da başka okul kalmadı sanki. Kardeşim, sen niye geliyorsun? Madem geliyorsun, bir “merhaba“ de. Onca şey yaşadık, onca derdini dinledim. Derdin bitsin, sonra birdaha suratıma bakma. Çok güzel.
Valla çok güzel, neyse. Zil çaldı, Fulyanın yanına gideyim, bize gideceğiz. Orda anlatırım herşeyi detaylı.
Fulyanın sınıfına gittim, ve maalesef yine Cenkle göz göze geldim. Bir de pis pis gülümsüyor. Bende ona sahte bir şekilde gülümsedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı
RomanceBir insanla ya arkadaş olursun, ya ona aşık olursun veya sevgili. Ortası yoktur değil mi? Aslında var...bunun adı'da raslantı.