Odamdaydım ve aynanın önünde saçımı yapıyordum ve birden telefonum çaldı. Canan arıyordu. Sesi birden kötü gelmeye başlamıştı.
"Noldu?" diye sordum hemen. Herhalde sorucam, en yakın arkadaşım sonuçta.
"Ya ben bugün evden çıkamayacağım."
"Niye?"
"Abim, Gökhan"la olan ilişkimizi öğrendi. Annem"le Babam'da öğrendi." Ya kıyamam ben buna ya, valla. Hiç haketmiyordu. Ama bende Umut'un yaptıklarını haketmiyordum. Neyse ya. Konu ben değilim, Canan.
"Nasıl?"
"Bilmiyorum, biri söyledi herhalde. Hani biz büfeden çıktık ya? Arkamızdan Abim gelmiş. Gökhanla konuşmuş."
"E yok artık."
"Aynen. Neyse, sen çıkacaksan Esrayla falan çık ve biri sana sorarsa Canan ve Gökhan beraberler mi diye? Inkâr et. Ayrıldılar de."
"Tamam peki."
"Hadi görüşürüz." Dedi ve hemen kapattı, sesi zaten kötü geliyordu.
Her ne kadar aklım Canan'da kalsa da dışarı çıktım ve büfeye gittim.
Büfeye girdiğimde Umut mutfaktaydı, Gökhan'da masadaydı, Esra ve iki tane salak arkadaşları Damla ve Yağmur masada oturuyorlardı. Yanlarında da çok tatlı bir çocuk vardı, böyle çok tatlıydı. Neyse, ben gidip hemen oturdum bunların yanına. E ne de olsa tanıyordum onları. Tam onların yanına giderken, Umut'a gülümsedim. Ama o bana gülümsememişti. Hatta kafasını çevirdi. N'oluyor yine be? Neyse, takma Hayal.
Esra, Yağmur, Damla ve o çocuğun yanın'a gitmiştim ve "Selaam." Demiştim.
"Selam" Dediler.
"Ee napıyorsunuz?" Diye sordum.
"Hiç." Dedi Damla.
"Ya Damla sen Umut'la buluşmayacak mısın?" Diye sordu Esra.
NE? NE? NE? Ne diyor lan bu? Ne Umut'u? Ne diyor lan bu? Umut zaten bundan 4 yaş büyük. "NE DIYON LAN?" Demek istedim ama demedim. Aksine, sustum sadece ve dinledim onları. Galiba Damla Umut'la beraberdi. Ama Umut onunla beraberse, niye bugün benim ellimi tuttu? Neden gözlerime öyle baktı? Neden? Neyse Hayal, bozuntuya verme.
"Sizin Umutla aranızda bir şey mi var?" Diye sordum Damla'ya. Dayanamadım.
"Galiba. Yani çıkma teklifi etti bana, işte bilmiyorum ya." Dedi. Mal lan bu. Valla mal. Hem çocuk 4 yaş büyük ondan, hem de. Tamam Umut benden 3 yaş büyük ama uf kıskandım işte, yaş bahane! Ay neyse! Sakin ol Hayal. Sakin.
"Ya saçmalama ya, çocuk kaç yaş büyük ondan." Dedi Yaren Ablasıydı. Yaren kaşarın teki zaten Yaren ama ilk defa ağzından doğru bir şey çıktı. Neyse. Susmuştum.
Ve Yaren "Biz kalkalım." Dedi.
"Tamam." Dedim.
"Sende gelsene ya." Dedi Damla. Sabır, sabır, ya sabır! Allahım delirmek üzereyim.
"Yok ben birazdaha kalacağım." Dedim bende.
"Tamam peki." Dedi ve bende sahte gülümsedim ve gitmelerini izledim. Oh be! Sonunda. Ama bu ne böyle ya? Oyuncak mıyım ben? Yeter be.
Hemen mutfağın oraya gittim ve Gökhan'a "Iyi akşamlar." Dedim tatlı bir gülümsemeyle. O da "Iyi akşamlar dedi" gülerek. Ve tam gidiyordum "dur gitme, sen ingilzce biliyorsun dimi?" Diye sordu, sanki cevabını bilmiyordu.
"Evet." Dedim.
"Şimdi bu çalan şarkı var ya? (Adele - Someone Like You) Çevirebilirmisin?"
"Evet."
"Tamam çevir o zaman."
"Çeviriyorum. Burda "sana yalvarırım beni unutma" diyor. hadi iyi akşamlar, sanada iyi akşamlar sarışın." Dedim Umut'a ve cevap vermedi.
"Umut sana diyor kız, dur gitme ya Hayal, kal birazdaha." Dedi Gökhan.
"Yok yok, hadi iyi akşamlar." Dedim.
"Ya gitme ya. Zaten erken." Dedi Gökhan.
"Ee yeter be. Hadi, kim köyüne gidiyorsa gitsin!" Dedi Umut, sesini yükselterek. Yok artık, kovuyor bu beni yani. Bildiğin kovuyor. Kafasına geçirisem şişeyi görür köyünü, pezevenk.
"Ben gideyim artık Gökhan." Dedim ve çıktım.
Birazdaha kalsaydım, herhalde kafayı yerdim. Sinirlerim o kadar bozuldu ki. Şerefsiz. Ama hata bende, sen niye barışıyorsun ki bununla ya? Niye? Neyse, ben birdaha o büfenin kapısından asla geçmem. Bu ne böyle be? Aa yeter ama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raslantı
RomanceBir insanla ya arkadaş olursun, ya ona aşık olursun veya sevgili. Ortası yoktur değil mi? Aslında var...bunun adı'da raslantı.