36. Bölüm | Bazı Başlar Gövdeden Ayrılacak +18

1.2K 88 118
                                    




Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


+18

Bölüm 36: ''Bazı Başlar Gövdeden Ayrılacak''

''Mercan!'' diye bağıran Ege'nin gür sesi ile irkildim, buğulu bakışlarım anında çehresine yöneldi ve ormanda yankı yapan sesinin durmasının hemen ardından omuzlarımdan sarsarak beni kendime getirmeye çalıştı. ''Ne taraftan gideceğiz?'' diye sordu, gözlerimin içine bakarak. Bu karanlıkta dahi parıldayan gözlerinde iblislerin yansımasını gördüm, dudaklarımı kemirdim, titreyen bedenimi dinginleşerek işaret parmağımı ağırca arkasındaki yola doğru çevirdim.


''O-oradan gideceğiz,'' dediğim anda havadaki bileğimi yakaladığı gibi beni peşinden sürüklemeye başladı. Toprak yolu geçer geçmez önce otların arasına daldık, sonra da yaşlı ağaçların gölgeleri arasında ilerlemeye başladık. Ağaçların gökyüzünü örten uzun boyları sebebi ile ay ışığı büyük ölçüde engellenmiş ve gözlerimi çevirdiğim her bir noktada korkunç siluetler görür olmuştum.


Önümü göremeyerek sık sık taşlara takıldığım gibi, destek almak için elimi her attığım ağaç gövdesinde tenimi gıdıklayan bir varlığın soğukluğunu hissediyordum. Sanki bir varlık ağacın gövdesine yapışmışta, ona yaslandığım her an beni içine çekecekmiş gibi pürüzlü kabuklara dokunur dokunmaz nabzımı yokluyordu.


Gözlerim ağaçlarda gezinmeye devam etti, sağ tarafımda kalan geniş bir gövdenin arkasından bir başın hareket ettiğini sandım. Ayağım bir taşa takıldı, aniden öne doğru yalpaladım. Birkaç adım ötemde, sanki önünde hiçbir engel yokmuş gibi sağlam adımlarla ilerleyen Ege'nin hızla arkasına dönüp bileğimden yakalaması ile yüzümü çarpmaktan son anda kurtuldum.


Parmaklarını ince bileğime doladı ve beni yukarıya doğru çekiştirdi. Önümde yükselen bedeninin gölgesinde kaldım. Telefonunun flaşını yüzüme doğru tuttuğunda karanlığa alışmaya çalışan gözlerim kamaştı. ''İyi misin?'' diye soluklandı. Benim gibi nefes nefese kaldığını görünce, aslında onunda yürümekte bir hayli zorlandığını ve gittiğimiz bu karanlık yolun sonunda olacaklarının telaşını yaşadığını anladım. Ormanda gerçekten yalnız olduğumuza emin olduğum anda iyi olduğumu söyleyebilirdim ancak Ege'nin terden parıldayan yüzünün hemen yanında, arkasında başka bir yüz görmemle birlikte çığlığı basıp Ege'nin yakasına asıldığım gibi kendime çekmem bir oldu. Benim onu ardındaki gölgeden uzaklaştırmaya çalıştığım refleksim, onun çığlığımı susturmak için koca elini dudaklarım üzerine kapaması ile karşılık buldu. Çekiştirmemden dolayı ayağı dolandı ve üzerime doğru yalpaladı. Onun bana göre ağır olan bedenini taşıyamayacağımdan, geriye doğru sendeledim, belim geriye doğru eğildi. Birlikte düşmemize engel olan şey, alnımı göğsüne yaslayıp belime doladığı kolları ile beni kendine çekişi oldu.

Lanetli Kan | I-II ve IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin