52. Bölüm | Canlı Mezar | Kısım 1

803 60 90
                                    

Güzel mesajın için teşekkür ediyorum RaziyeCan102 Gerçekten kurgum ve kalemim ile okurlara ulaşabildiğime, kalplerde yer edinebileceğime ve bu kitabı bitirdiğinde beni gerçekten hatırlayabilecek kişiler olduğuna beni inandırdın. Teşekkür ederim. ^^

İkinci partı hemen ardından yayınlıyorum ama yorumlarınızı da oylarınızı da eksik etmeyesiniz.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 52: "Canlı Mezar"

Bu sırada

Bedenimin iradesini yitirdiğimi anlamam, 21 numaranın küflü basamaklarını ağlayarak çıkmaya başlamamla gerçekleşiyor. Yürüyor, nefes alıyor, görüyor ve gözlüyorum ancak bunları isteyerek yapmadığımı dile getiremeyecek kadar dilim bağlanmış bir halde ilerliyorum.


Evin ahşap kapısı kendiliğinden açılıyor ve karşımdaki karanlık, davetli bir misafir gibi beni içeriye çağırıyor. Adımlarım titrekçe devam ediyor, kapının eşiğinden geçip hole girdiğimde, sadece birkaç saat önce gördüğüm her şeyin yok olduğunu fark ediyorum.

Örümcek ağları, yırtık duvar kâğıtları, yerdeki onlarca kir ve toz... Hepsi birkaç saat içinde silinip gitmiş ve şimdi, kendi başına harabeye dönmüş bir evden çok taptaze bir yuvaya giriş yapmışım gibi görünüyor.


Kapı ardımdan ağırca kapanırken dönüp, onu neyin kapattığına bakamıyorum bile. Kulaklarıma evdeki yabancıların sesleri ilişiyor, güzelleşmiş ve büyüyle donatılmış bu mekândakilerin kim olabileceğini tahmin dahi edemeyen yanım korkuyla bekliyor.

Adım seslerinin arasına konuşma sesleri karışıyor. Bir kadının ve bir adamın seslerini net bir şekilde duyana dek, onların evin fısıltısı olduğuna inanmaya devam ediyorum. Başımı sese doğru çeviriyorum, salon olduğunu düşündüğüm sağ taraftaki girişe bakarken biranda evin içinde ışıklar yanmaya başlıyor. Gözlerim adeta kamaşıyor ve geceye bomba misali düşen parıltıların arasında bir beden bana çarpıyor.


Geriye doğru sendelerken nefesim adeta boğazıma takılmış bir halde şaşkınla bana çarpan kişiye bakıyorum. Upuzun, dalgalı saçlarının savrulduğu, zayıf ve narin bir beden yanımdan sıyrılıp geçiyor. Tanıdık gelen kokunun yanı sıra hissettiğim o taze esinti benim nerede olduğumu anlamamı sağlıyor.

Değişen şey harabeye dönüşmüş bu lanetli ev değil; değişen kişi benim. Değişen benim düşüncelerim; ben şimdi kendi zamanımda değil, on beş yıl önceki sıcak yuvamdayım.


Duvar kâğıtları, tavandaki turuncu ışığın etkisiyle altın misali parıldıyor, ahşaplar eskisi kadar gıcırdamıyor ve ev, leşlerin mekânı gibi kokmuyor. Vanilya kokusu etrafı sarmalamış, tüm ışıklar odaları aydınlatmış ve tertemiz çerçevelerdeki manzara fotoğrafları hayattan keyif alır bir halde gülümser hale gelmiş. Petrol yeşili halımız merdivenlerde serili, sağımdaki anahtarlığın yanında büyük, yemyeşil bir bitki yetiştirilmiş, genç kadının elinde mavi renkli bir battaniye sallanıyor.

Lanetli Kan | I-II ve IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin