Öğrendiğim çok şey oldu 27 yıl boyunca, mesela insanlara güvenmemeyi öğrendim, hayatın ne kadar acıtabileceğini öğrendim, ayakta durmayı öğrendim bir de.. duygusuzluğu öğrendim..
Öğrenemediğim de çok şey oldu, mesela hiç yıldızlara hayallerimi asama...
Karanlığa alışmış vücudum, yadırgar olmuş güneşi. Tenime değen ışıklar yakar olmuş benliğimi. Tanrım.. Çıkmayan seslerimi duyabilir misin? Cevaplayacak mısın bir gün yardım çağrılarımı, huzur bulacak mı yanan ruhum? Karanlığın içine hapsolduğum zamanlarda da benimle misin? Yoksa yapayalnız mıyım canavarlarımla? Ne zaman yalnız kalabileceğim bu karanlıklarda? Susacaklar mı, bitecek mi canavarlarımın savaşı? Yoksa sonsuza dek buraya hapis miyim? Tuzlu deniz suları temizleyebilecek mi günahlarımı? Günahlarım... Günahlarım, kalbimin üstündeki bir kara boya. Artık ne yaparsam yapayım, temizleyemeyecek beni bu iyilikler sanırım... Kalbimin orta yerindeki sızı hep orada saplı kalacak.
*** "Götür beni gittiğin yere aşkım"
Elyas Caner'i görmezden gelerek bana döndü
"Hadi hazırlanın"
"Ne gibi yerlere gideceğiz? Ona göre giyineyim"
"Rahat bir şeyler giy"
"Tamam"
Gece'yi de yanıma aldım ve üzerimizi değiştirip terasa çıktık
Elyas bana bakıp gülümsedi
"Bir insanın üzerine her şey mi yakışır?"
Göz devirip güldüm
"Sende sende"
"Üşürsün ama böyle"
"Bugün gereksiz bir güneş var baksana, hem yanıma yedek kıyafet aldım, hazırlıklıyımdır bilirsin"
Güldü ve yanağımı sıktı
"Öyle olsun hanımefendi"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gece'yi Fadime nineye emanet edip çıktık
"Ulan Trabzondayız millet şalvar giyiyor kız haka şık"
Caner'e güldüm
"Ne demişler; farkımız tarzımız"
"Birazdan kamyon arkası sözlere de geçersin kanka"
