Bölüm 42

24 3 0
                                    

Ağladım gözyaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim
Kurşunlara gelirken arka mahallede
Düştüm de yerlere bir of demedim
Kurşunlara gelirken arka mahallede
Düştüm de yerlere bir of demedim

Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe
Yine de bu yangını söndüremedim
Bağıra bağıra yazdım seni içime
Bir kez olsun yüzünü güldüremedim
***
Korkuyla daha çok vurdum kapıya

"KUMSAL!"

Bu sefer tekmelemeye başladım kırmak için, omzumla denediğimde kırılmıştı

Gördüğüm manzara karşısında ne yapacağımı bilemediğimden ellerim titremeye başladı

"Kumsal?"

Taşmış bir küvet, içinde iç çamaşırlarıyla titreyerek duran Kumsal

Titreyerek yaklaştım

"K-Kumsal?"

Öyle bir titriyordu ki, titreyerek bir şey fısıldıyordu. Daha iyi duyabilmek için yaklaşdım

"Sus artık, sus artık, sus artık..."

Titreyip ağlayarak dizlerini kendine çekmiş elleriyle kenetlemiş bunu fısıldıyordu, beni görmüyor veya duymuyordu

"K-Kumsal, hadi güzelim.. kalkalım hadi.."

Ne dersem diyeyim duymuyordu yalnızca fısıldayıp ağlıyordu

Tişörtümü çıkardım ve küvete girdim, kollarından tutup kendime çektim bir anda

"Sustu, sustu, susturdum, sustu.."

Bende onun gibi fısıldadım kafasını göğsüme dayayıp kollarımla onu sararken

"Susmuyor.."

"Sustu, susturdum ben, sustu, sen ondan daha güçlüsün, ben varım, sustu"

"Elyas..."

Gözümden düşen yaşla daha sıkı sardım, hıçkırarak ağlamaya başlarken yalnızca saçlarını okşayabiliyordum

"Susturamadım, sus dedim, bağıramadım... yine korkak gibi sustum karşısında susmadı Elyas.."

"Ştt, geçti.. artık konuşamaz birtanem.. geçti"

"Bıktım artık, çok yoruldum Allah'ım... bitsin artık. Çok yoruldum... benim gücüm kalmadı, ayakta duracak halim kalmadı.."

"Ben varım senin yanında, sen düşersen ben kaldırırım, sen ayakta duramıyorum dersen ben seni sırtıma alırım, gücüm kalmadı dersen kendi gücümden veririm... ben hep yanında olurum, olacağım kadın. Sen yeter ki böyle söyleme"

Kollarını bana öyle bir sardı ki, şimdiye kadar doğru dürüst ağlamamıştım ama oturup ağlayabilirdim..

Gülümsedim

"Şimdi sana bir istisna daha sunacağım"

"Ne?"

Boğazımı temizledim

"Ağlama bebek, ağlama sende
Umut sende yarın sende
Ağlama bebek, ağlama sende
Umut sende yarın sende"

Göğsüme düşen damlalar ve iç çekişlerden tekrar ağlamaya başladığını anlayınca bir elimi saçına götürdüm tekrar, ardından söylemeye devam ettim

"Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye
Bu suskunluk, bu durgunluk, sıkıntın niye
Yağmur gibi gözlerinden akan yaş niye
Bu suskunluk, bu durgunluk, kırgınlık niye?"

Saçlarından öptüm daha sıkı sardım slow tondan söylediğim halde banyoda biraz yankı yapan sesinle devam ettim

"Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluklar
Bölüşülmeye hazır
Bir hayat var"

SENİ BULMAM LAZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin