Evimden uzaktayım sanki, içimde hep bir hasret, kalbimde hep bir çöküş, düşünüyorum, onun gitmesiyle mi başladı her şey? Yoksa en başından beri sorunlu muydu ruhum? Sadece griyim ben, bazen beyaz gibi görünen bir gri, kendini siyahlara hapseden bir gri, hala çok uzağım ölmeye sanki, yılları kaybetmişim, yolu yarılamış gibiyim fakat daha yeni başlamışım sanki, yarın neleri getirecek Tanrım? Yine acı içinde mi olacak bedenim? Evimi bulabilecek miyim? Yoksa öyle kalacak mı kayıp? Ruhum dönecek mi? Yoksa gitmiş mi temelli? Geride kalan umutlarım öylece bakıyor bana, unutmadığım fakat sustuğum yanlışlar, içime attığım çığlıklar... deliriyor muyum? Yoksa bu yalnızca yaşamak mı? Yoksa yalnızca araf mı?
Karalara boyanmış kalbimle yapayalnızım şimdi. Öyle sessiz,öyle acınası...
***
Kalkıp kapıyı açtım"Kızlar?"
Ellerinde poşetlerle gülümseyerek bana bakıyorlardı
"Selam, öyle bir gece yapalım demiştik ama Caner mesaj atınca geldik"
"Evet evet, geçin"
Dedim yavaşça geriye çekilerek
"Terasa geçin"
Kafalarını sallayıp poşetleri tezgaha bıraktılar ve terasa geçtiler getirdikleri çikolata ve cipsleri kaselere koyup bende terasa gidip sehpaya koydum ve ardından oturdum
"Ee ne oldu diyordun?"
Caner'in sorusuyla kafasını sallayıp konuşmaya başladı Gamze
"Haa, işte biz yolda gidiyorduk bir grup genç vardı sanırım öyle parkta içiyorlardı. Bir anda bize bir şeyler söylediler hızla devam ettik tabii ama aşırı sinirim bozuldu anlatamam"
"Neden sustunuz?"
Sordum Her zamanki soğuk ses tonumla, Gamze bir anda bana döndü
"Ne faydası olacaktı?"
"Susmamış olacaktınız"
"Boşu boşuna polemiğe girmiş olacaktık"
"Susmak da saçma değil mi?"
"İnsandan insana değişmez mi?"
"Değişir tabii ama yine de mantıksız geliyor, yani ben olsam ağızlarının payını verir hatta üzerine resimlerini çeker sonra kim olduklarını buldurtur hiçbir yerde kabul görmemelerini sağlardım."
"Biz sen gibi değiliz ama Kumsal. Ne senin gibi büyük bağlantılarımız ne de öyle intikamcı ve asi bir ruhumuz var, böyle şeylere zamanımız da yok."
Gülümsedim
"Bunlar benim zamanımı almıyor ki, sadece söylemem yetiyor"
Ekin araya girdi
"Ee, sizin günleriniz nasıl geçiyor?"
Buket bacak bacak üzerine atıp konuşmaya başladı
"Geçen gün işten dönerken bir elbise gördüm inanır mısınız kelimenin tam anlamıyla içim gitti mağazanın adına bakmamışım! İçim gitti resmen.."
"Nerede gördün?"
Dedi Ekin
"Şu elite ayakkabıcının önündeydi"
"İyi de orası Kumsal'ların yeni açtığı mağaza değil mi?"
Kafamı salladım
"Evet, orası"
"Önünde kurdeleler falan vardı, sanırım Rain'di evet, ayy şuan çok sevindim"
Gülümsedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ BULMAM LAZIM
Novela JuvenilÖğrendiğim çok şey oldu 27 yıl boyunca, mesela insanlara güvenmemeyi öğrendim, hayatın ne kadar acıtabileceğini öğrendim, ayakta durmayı öğrendim bir de.. duygusuzluğu öğrendim.. Öğrenemediğim de çok şey oldu, mesela hiç yıldızlara hayallerimi asama...