32.Bölüm (Öldür)

177 24 174
                                    

Bölüme geçmeden hemen önce kısaca bir şeyler söyleyeceğim.

Bugün bildiğiniz üzere Özgecan Aslan'ın ölüm yıldönümü. Tam 6 sene dolmuş... Peki soruyorum biz Özgecan Aslan'ı koruyamamış olmamıza rağmen başka kadınlarımızı koruyabildik mi?  Ve siz cevap vermeden ben cevap veriyorum: Hayır, koruyamadık.

Ne diğer kadınlarımızı koruyabildik ne de koruyabiliyoruz. Koruyamamak bir yana koruyanlara da ceza veriyoruz.

Özür dileriz Özgecan, ne ilk öldürülen kadınımız oldun ne de sonuncusu. Seni koruyamadığımız için özür dilerim, senin gibi koruyamadığımız kadınlarımız olduğu için özür dilerim.

Özür dilemek erdemlikti ya hani, erdemliği boş verelim artık biraz insan olalım. İnsan olanda zaten erdemlik vardır. Koruyamadığımız kadınlarımız için üzülmek yerine korumaya çalışalım...

°İyi Okumalar ^^°

|🍂🌼|

"Gideceğiz. Her şeyi arkamızda bırakıp gideceğiz. O adamların neler yapabileceğini en iyi ben biliyorum. O adamlar kendilerine ileride yardım etmeleri için küçük çocukları ailelerinden ayırıp güzel bir eğitim vaadiyle kandırarak katil yapıyorlar." 

A⩪ NE!?

K⩪ Akay, sence şuan sorgulamanın sırası mı?

"Katılıyorum." diyen Gökçe aynı zamanda Akay'ın kafasına vurdu. "Biraz çalıştır şu saksıyı da öyle konuş."

A⩪ Tamam.

Ç⩪ Şimdi herkes evlere dağılıp alması gereken eşyaları alsın. Çiçek bahçesinde buluşuruz.

G⩪ Çiçek bahçesi?-

Ç⩪ Karan seni getirir.

Olaylar etrafımda dönerken ben duyduklarımın etkisini atmaya çalışıyordum. Omzuma dokunulmasıyla kendime geldim ve bakışlarımı omzuma dokunan elin sahibine çevirdim.

Akay endişeli bir şekilde bana bakıyordu. "İyi misin, sultanım?" sorusuna karşılık kafamı olumlu anlamda sallamakla yetinmiştim. "Hadi gidelim." diyerek elimden tuttu ve beni de ayağa kaldırdı.

"Ne-nereye?"

"Evlerden eşyaları alacakmışız. Sen de benimle geliyorsun. Beraber bizim eve gidiyoruz, eşyaları alıyoruz sonra buluşmak için çiçek bahçesine gidiyoruz. "

"Aslında benim onunla konuşmam gerekiyor. Sen g-"

"Sensiz hiçbir yere gitmem."

"Akay, lütfen."

"Onu tanıyor ve az da olsa güveniyor olabilirim. Ama katiyen seninle onu yan yana bırakmam."

Akay'ı zorla da olsa ikna ettim ve sonunda Çağanla konuşmak için yan yana kalmıştık. Gözlerim kendinde bakmak için cesareti bulduklarında bakışlarımı ona çevirmiştim.

Zaten bana bakan bakışları benim de ona baktığımı görünce yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Bense hafif bir utangaçlık eşliğinde gülümsemiştim.

"Ş-şeey..."

"İstersen çiçek bahçesine geçelim orada konuşuruz." onu onaylayan bir mırıltı çıkardığımda kolunu omzuma koydu ve beraber dışarı çıktı.

Mor aster çiçeklerinin hemen önüne, çimenlere, oturduk. Konuşmaya nereden başlayacağımı hiçbir şekilde bilmiyordum.

"Annen... Ne oldu ona?" diye sorduğumda derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

Papatya'm🌼 - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin