°İyi Okumalar ^^°
Akay'dan:
|🌼🍂|
Arabanın arka koltuğunda Mihri'nin saçlarını okşarken hastaneye doğru gidiyorduk. Gökçe ön koltukta gerginlikten tırnaklarını yiyordu. Ben ne mi yapıyorum?Mihri'nin başının yaslı olmadığı yani sol dizimi gerginlikle sallıyorum. Ona bir şey olursa kendimi asla affetmem. Ve gider o adamı alnın tam ortasından vururum.
Hastanenin önünde durduğumuzda Omaç hızla arabadan indi ve kapıyı açarak Mihri'yi almaya yöneldi. Kolunu tuttuğu anda sakin ama net bir şekilde konuştum.
"Ona dokunduğun elini çek ve bas git. Sana ihtiyacı yok." dedikten sonra Gökçe kapımı açmıştı. Arabadan hızlıca indim ve Mihri'yi tekrar kucağıma aldım. 'ACİL' yazısından içeri girdik ve Mihri'yi hemen bir sedyeye alıp uzaklaştırdılar...
~20.15~
Hastane koridorunda müşade altında olan Mihri'yi bekliyorduk. Doktorun söylediklerini kısaca özet geçeyim. 'Arkadaşınız protein almadığı için vitamin değerleri düşmüş buna bağlı olarak da vücudu çok büyük bir şekilde gücünü kaybetmiş. Ayrıca fazlasıyla soğuk havayla temasta kaldığı için şoka girmiş. Birkaç saat uyutacağız durumu daha iyiye giderse uyandıracağız. Geçmiş olsun.'
Gökçe kolumun altına girmiş iç çekerek uyuyordu. Benim de gözlerim kapanmak için ısrar ediyordu. Ne kadar açık tutmaya zorlasam da gözlerim kapanmıştı.
Uyurla uyanıklık arasında bir yerdeyken müşade odasının kapısı açıldı. Yerimden sıçrayarak o tarafa baktığımda Gökçe de uyanmıştı. Yaklaşık 5 dakika sonra kapının önünde doktorlar gözüktü. Yanlarında ise Mihri'nin yattığı sedye. Gökçeyle aynı anda ayağa kalktık.
Teni bembeyaz gözüküyordu. Üşüyor muydu acaba? Çok çabuk üşüyen biridir Mihri. Kolunda bir serum vardı. Önceden iğnelerden çok korkardı. Ben ona sarılırdım, anca öyle iğne olurdu. Acaba bana ihtiyaç duymuş muydu? Ben yanında olamamış mıydım?
Beni düşüncelerimden kurtaran şey doktorun konuşmasıydı.
"Durumu daha iyiye gidiyor. Odaya alıyoruz şimdi. Serumla vitamin vermeye devam edeceğiz birkaç saate uyanır. Tekrardan geçmiş olsun."
Gökçe zaten kıpkırmızı olmuş gözleriyle bana bakarken ben de dolu dolu olmuş gözlerimle ona baktım. Birbirimize sarılıp ağladığımız sırada Mihri odaya alınmıştı. Yanında bir kişinin kalmasının daha iyi olucağını söylediklerinde Gökçe'yi zorla evine gönderdim.
Cebimdeki telefonunu aldım ve hemen baş ucunda duran masanın üzerine koydum. Sol tarafındaki tekli koltuğa oturdum ve tavanı izlemeye başladım.
Neredeyse bir saat olurken Mihri yattığı yerde kıpırdanmaya başladı. Ben de hemen yanına gittim. Yavaş yavaş gözlerini araladı ve bana baktı.
Gözleri dolmaya başlarken ağzının içinde bir şeyler yuvarlıyordu.
"Yine ölemedim." dediğini duyduğum anda yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
"Bana bak." sesimin titremesini umursamadan konuşuyordum. Hiçbir şeyi umursamıyordum, Mihri dışında.
Zorla da olsa dolu gözleriyle bana baktı. "Sne öl-mek mi istedin?" başını olumlu anlamda salladığında gözlerine baktım. "Bu seni çok güçsüz gösteriyor. Olduğun kişiden farklı gösteriyor, farkında mısın?"
"Ben hiçbir zaman sizin kafanızdaki g-güçlü k-ız olmadım. Siz beni öyle gördünüz. Ben kendi bataklığında yaşamaya çalıştıkça ölen bir kız oldum Akay." ona karşı çıkıcakken işaret parmağını dudaklarıma bastırdı. Bir an parmağının soğukluğuyla titremiştim.
Bunu fark etmiş olacak ki parmağını çekti. "Gerçi doğru düzgün ölmeyi bile beceremedim. Sessiz sedasız uçup gidemedim öldüğüm bataklıktan."
"Mihri, güzelim... Sen kendini çok yıpratı-"
"Akay ben ölüyorum! Kendimi yıpratmayı bırak ben her geçen gün bitiyorum. Ve kurtulmamın imkanı yok. Tek başımayım."
"Ben varım."
"Ben seni tehlikeye atacak kadar bencil biri değilim. Nolur ısrar etme. Ve lütfen uyu." son söylediğine anlam veremeyerek yüzüne baktım.
"Gözlerinin kıpkırmızı ve ayrıca altı halka halka olmuş. Büyük ihtimalle gözlerin yanıyor o yüzden yat ve uyu." buruk bir tebessüm yolladığım zaman o da bana zoraki de olsa bir gülümsemeyle baktı. Daha fazla dayanamayarak ona sarıldım. O da bir kolunu bana sardı. Titrek bir nefes aldığında sakinleşmeye çalıştığını anladım.
Biraz sakinleştikten sonra gözlerini sildi ve tekrar konuştu. "Hadi, git ve uyu."
Az önce oturduğum tekli koltuğa yayılarak yattım ve uykuya dalmak için hazırda bekleyen gözlerimi uyanık kalmaları için daha da zorlamadım. Duyduğum son ses Mihri'nin bildirim sesiydi.
|🌼🍂|
-SE LAAM.~
Nasılsınız bakalım?~
Bu bölümü beden dersinin bokluğunda yazmam dışında ben de mutluyum.~
Bölüm yine kısa oldu.~
Aslında fazla uzatmak istemiyorum o yüzden.~
Umarım bölümü bepenmişsinizdir.~
Kocaman öpüyorum.~
Ben tarafından seviliyorsunuz. ~
18.12.2020
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya'm🌼 - Yarı Texting
Teen Fiction'Papatyalar ne kadar narin olursa olsun içlerinde onları özel yapan çok önemli bir detay vardır...' Ruhu yaralı küçük bir kız büyüdüğünde ruhu hemen iyileşebilir mi?