1.Bölüm (Hadi Başlayalım)

965 55 234
                                    

°İyi Okumalar ^^°

(Multi medya bana ait, kendi el yazım...)

|🌼🍂|

Merhaba ben Mihri Sare Güleç. 17 yaşındayım. Yani lise üçüncü sınıftayım. İstanbul'da yaşıyorum. Tabii buna yaşamak denirse...

Neden böyle dediğimi merak ediyorsunuz. Aslında çok mutlu bir kız çocuğuydum ben, 9 yaşıma kadar. Annem ve babam birbirlerine çok aşıktılar ve çok güzel bir aşk hikayeleri var.

Annem bir pastanede garsonmuş. Babam bir gün duruşmadan çıkıyor. Ve pastaneye gidiyor. Annem o gülümseyen yüzüyle babamın oturduğu masaya gidiyor ve siparişini alıyor. İşte o gün babam annemin gülüşüne âşık olmuş. Annem de babamı tanıdıkça onun nazikliğine, ağır başlılığına ve hayatın zorluklarına karşı tutumuna âşık olmuş. Koskoca Hilmi Güleç'e âşık olmuş.

İsmimi babam koymuş. Mihri 'bir şeyi yapmaya gücü yeten' anlamına geliyor. Babam benim çok güçlü olmamı isterdi. Her zaman bana güçlü olmam gerektiğini söylerdi. Ben de ona senin kadar güçlü olmak istiyorum derdim. Ama şimdi bir tek onu istiyorum, kokusunu, sevgisini... Ama bu imkansızdan da öte.

Sare... Ben doğduğumda bembeyaz tenli bir bebekmişim. Hâlâ beyaz tenliyim, gerçi morluklarımdan pek belli olmuyor. Babam benim geleceğimin de ismimin anlamı gibi saf ve temiz olmasını istiyormuş...

Ben tam dokuz yaşındayken babam hayatımdan, hayatından, her şeyi bıraktı ve gitti. Bütün yükü benim omuzlarıma bırakırmışcasına gitti.

Annem, babam öldükten sonra çok çalıştı ama hiçbir şekilde bir işe bağlı kalamadı. Babam bütün mirasını bana bırakmıştı ama 18 yaşıma gelmeden almıyorduk. Bu yüzden annem bir adamla evlendi.

İlk zamanlar her şey güzeldi. Ya da ben çok küçüktüm. Annemin sabahları yüzü gülerdi ama akşamları babam aklına gelirdi ve sessiz hıçkırıklarını izlerdim.

Yine bir gece annem ağlarken o adam gördü, Sami Selçuk. Ve bizim işkencemiz o gün başladı. O aşağılık herif annemi dövdü. Annem her gün yaptığı gibi sabaha kadar ağladı. 'Vurma!' feryatları ilk günkü gibi kulağımda çınlıyor.

Annem 2 yıl bu şiddete göz yumdu. Ben 14 yaşımdayken bir gün eve geldiğimde. Annem odasında bavul hazırlıyordu. Yanına gidip ne olduğunu sorduğumda dayanamadığını ve gitmesi gerektiğini söyledi. Ben artık bu işkenceden kurtulduğumıza sevinirek odama koştum. Bavul toplayacaktım o zamanki aklımla. Annem bavulunu toplamasını bitirmişti, yanıma geldi. Ben tam bavulumu çıkarıcakken beni durdurdu.

Bana söylediği şeyi hiçbir zaman unutmadım. 'Bu dayakları ben hak etmedim. Her gün senin babanı özledim. Senin için gidip o adamla evlendim. Ama sen babanın bana verdiğini vermiyorsun. Ben seni, onu sevdiğim gibi sevemiyorum. Senin için katlandım ben bu dayaklara. Bu dayakları sen hak ediyorsun, ben değil.' söylediklerinin ağırlığı hiçbir zaman kalbimden kalkmadı.

İşte o gün, ben ilk dayağımı o gün yedim. Annem benim yüzümden gitmiş gibi davrandı ve beni neredeyse her Allah'ın günü dövdü.

Beni dövdükten sonra bir odaya kapatır, aç susuz bırakırdı. İlk başlarda çok ağlamıştım. Artık alıştım. Arada bir iş için şehir dışına çıkardı birkaç gün gerçekten yaşadığımı hissederdim. Sonra tekrar geri dönerdi ve ben yine ölürdüm.

Ondan gizli biriktirdiğim paralarla bir telefon aldım. O işteyken odaya gizlerdim.

Söylemeyi unuttum. 2 tane çoook yakın arkadaşım var. Gökçe Sezin ve Akay Günel. Gökçe ile ortaokuldan beri hep aynı sınıftayız ve çok yakın arkadaşımdır. Akay'ın babası ile benim babam yakın arkadaşlardı. Biz de bu şekilde tanıştık. Bir anda en yakın arkadaşım oldu. İkisi de her şeyimi bilir. Eğer onlar olmasaydı bu hayat bana çekilmez olurdu. Onlar hep yanımda durdular, ne olursa olsun.

Bir de hayatıma girmesiyle yaşamımın değişeceği o vardı. Daha neler yaşayacağımı bilmiyordum. Onu da bilmiyordum. O zamanlar onun bana bunları yaşatacağını hiç düşünmemiştim. Hadi başlayalım...

|🌼🍂|

-Gelecekten~

"Acilen kurtulmamız gerek bu dünyadan."

"Nereye gideceğiz? Nasıl yapacağız?"

"Kendimize papatyalardan yeni bir dünya yaratacağız biriciğim, huzurlu yeni bir dünya..."

|🌼🍂|

-Selam biriciklerimmmm. ~

Uzun zamandır aklımda kurgusunu oluşturduğum hikayemi yazdım. ~

Siz bu hikayeyi ne zaman okursunuz, ne zaman yayımlarım bilmiyorum. Ama ben bu hikayeyi 14.10.2020 saat 00.04 de yazıyorum. ~

Okuduğunuz tarihi tam buraya yazarsanız çok mutlu olurum. ~

Hikâyenin ilk bölümü bile beni çok etkiledi. ~

İlk defa böyle bir kurgu kurdum aklımda. ~

Hiç böyle bir hikâye yazıcağımı düşünmemiştim. ~

Ama şimdi buradayım. ~

NEEYSEE... Ben tarafından seviliyorsunuz. ~

Öptüüüüm. ~

Papatya'm🌼 - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin