5.Bölüm

14.4K 589 120
                                    

İyi okumalar...

"Amara çabuk buraya gel. Askeriyede yangın çıktı!"

"Ne!? G-geliyorum."

Telefonu yüzüne kapatıp komidinin üstüne koydum. Yorganı üzerimden hızlıca sıyırıp yataktan çıktım karnım acısa da boşverip dolaptan siyah kazağımı aldım. Kendimden daha çok önemsediğim şeyler vardı.

Üstümü değiştirip saçımı parmaklarımla taradım ve çantama anahtar ve telefonumu atıp montumu giydim. Apartmandan çıkıp arabama bindim ve hızla askeriyeye sürdüm.

Allah'ım lütfen hiçbir askerimize birşey olmasın lütfen... Yarım saat içinde askeriye binasına geldiğimde fazlaca ambulans, polis ve itfaiye arabalarının olduğunu gördüm. Mavi ve kırmızı ışıklar aydınlatıyordu geceyi...

Rastgele biryere park edip arabadan çıktım. Binanın önüne koşarken acıyan karnımı boşverdim. Funda'yı gördüğümde yanına gidip kolunu tuttum. Bana döndüğünde korkak ve yaşlı gözlerini gördüm.

"N'oluyor?!"

"Biri kasıtlı olarak molotof atmış." dedi ve hıçkırarak ağlamaya başladı.

Soğukkanlılığımı korusam da gözlerim dolmuştu. Albay'ı gördüğümde bu sefer onun yanına koştum.

"Albayım, yaralı veya ölü var mı?!" dedim sesimin titremesini engelleyemeyerek.

"Bilmiyoruz kızım, evden gelen komutanlar girdi itfaiyelerle." dediğinde işte şimdi kalbime birşey olmuştu Esed de varsa içeri giren...

Gözlerimdeki yaşlar bir bir akarken ağlamamam gerektiğini kendime hatırlatıp durdum. Ambulanstaki personeller hazırda bekliyorlardı. İnsanların bağrışmasıyla baktıkları yöne -askeriyenin kapısına- baktım.

Esed ve Albayın söylediği Kemal, aralarında iki asker üstlerinde ıslak battaniyeyle geliyorlardı. Arkalarından iki komutan olduğunu tahmin ettiğim adam daha çıktı.

Kemal ve Esed aralarındaki iki askeri ambulansa bıraktılar. Esed kendini ambulanstaki koltuğa atıp derin nefes alırken Kemal arabadan inmiş karnı şiş olan kadına sarılmıştı. Sanırım evliydiler...

Ambulanstaki personelin ikisi askerlerle ilgilenirken biri de Esed'e oksijen maskesi takmıştı. Koluma biri çarptığında Esed'in arkasından gelen iki komutan ve aralarındaki askerler olduğunu gördüm. Ambulanslara baktım. Sadece beş tane vardı. Onların yeteceğini mi düşünüyorlardı? Esed'lerin getirdiği iki asker ve diğer komutanların getirdiği iki askerle zaten dolmuşlardı. Askeriyeden daha askerler itfaiyelerle öksüre öksüre çıkarken neler yapabileceğimi düşündüm.

Oradan ayrılıp arabamın yanına gittim, çalıştırıp bir ambulansın dibine park ettim ve indim. Bütün kapılarını açıp öndeki iki koltuğu biraz yatırıp askerleri buraya getirmelerini işaret ettim. Onlar gelirken Esed'in ambulanstan çıktığını gördüm. Birden donup askeriyenin kapısına baktığında bende oraya baktım. İtfaiye kucağında Serdar'ın baygın bedenini taşıyordu. Gözlerimdeki yaşlar hızlanırken Esed'e döndüm tekrar. Çenesini kasmıştı... Koşup itfaiyenin yanına gitti ve kucağına o aldı Serdar'ı. Kaşları çatık, çenesi kasılmış birşey demeden büyük adımlarla yürüyüp ambulansın önüne götürdü ama hepsi doluydu. Yanlarına gidip sağlık personeline döndüm.

"Bu askeri oksijen maskesiyle benim arabaya alalım, gelen hastayı yatıralım durumu kötü görünüyor." dediğimde sağlık personeli başını sallayıp yatan askeri kaldırdı ve diğer personelin yardımıyla arabama taşıdılar. Kalan personelle Serdar'ı sedyeye yatırdık. Esed donmuş öylece Serdar'a bakıyordu.

AMOR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin