Multi : Amara'nın gelinliği
İyi okumalar...
Eteğimi düzeltip salondaki koltuğa oturdum. Selen ve Kübra da duvağımı düzelttikten sonra iki tarafıma oturdular.
"Hoca yoldaymış." dediğinde başımı salladım.
Kübra kumral saçlarına uyan bordo, kalın askılı ve eteği ayak bileğinin üç karış üzerinde biten şık bir elbise giymişti.
Selen de simsiyah saçlarıyla ahenk içinde olan siyah, kayık yaka, yırtmaçlı ve uzun bir elbise giymişti.
Ben ise beyaz, desenli, tülden bir kayık yaka olan gelinlik giymiştim. Bu elbise çok hoşuma gitmişti. Kabarık giysem çok abartı olurdu, zaten sadece bir nikah kıyacaktık.
Şimdi de imam nikahımızı kıyacak hocayı ve eşim olacak adamı bekliyorduk. Babam diğer odada Kübra'nın babasıyla konuşuyordu.
Kimsenin ailesi gitmemişti çünkü daha işleri vardı. Sanırım yarın Selen'i isteyeceklerdi. Babam büyük bir çöküntü yaşıyordu. İki kızı aynı anda veriyordu.
Kübra'ların durumu ise aileler birbirini daha iyi tanımak istiyordu. Bu yüzden daha isteme falan ortada yoktu.
"Amara adama göz koydun şimdi de ne yapıp ettin evleniyorsun." dedi Selen.
"Biraz zor oldu ama oldu."
Annem tebessümle salona girdiğinde Melike Teyze'nin yanına oturdu.
"Darısı senin kızına inşallah." dediğinde Melike Teyze de inşallah diyerek karşılık verdi.
Kapı çaldığında kalbim hoplamıştı. Lütfen Esed gelmiş olsun... Annem kalkıp kapıyı açmaya gittiğinde kızların elini sıktım.
"Hoşgeldin hocam buyur." dediğinde hocanın geldiğini anladım. Biraz olsun yavaşlayan kalbimle şükür ettim.
"Telefonumu versene Kübra." dediğimde çantamdan çıkarıp uzattı.
Esed'in ismini bulup kulağıma götürdüm. Üç çalıştan sonra o güzel sesini duydum.
"Alo."
"Geliyor musunuz?"
"Evet beş dakikaya ordayız."
"Tamam."
"Tamam." dedi gülerek ve telefonu kapattı.
O da Can, Serdar ve ailesiyle geliyordu. Kerem Dede ne giymişti acaba diye düşünürken kıkırdadım. Çok tontiş olmuştur şimdi.
Bir süre sonra kapı çaldığında bu sefer Esed olduğu kesin olduğu için kalbim daha hızlı atıyordu. Elimi kalbimin üzerine koydum geçecekmiş gibi...
Annem kapıyı açtığında 'Hoşgeldin oğlum' dediğini duydum. Vallahi gelmişti. Ne yapacağımı bilmez şekilde ayağa kalktım.
"Kızım otursana." diyen Kübra ile başımı sallayıp oturdum.
Kapıdan damatlığıyla uzun boyunu görünce kalbimin durduğunu hissettim. Bu görüntüye dayanabilir miydi ki? Gözlerim zümrüt gözlerine çıktığında bir kez daha vuruldum. Kalpten gitmiştim...
Arkasından hoca ve elinde beyaz örtülerle annem geliyordu. Kızlar elimi tutarak ayağa kaldırdı. Eteğimi dizlerimin altında kalmaması için kaldırıp halıya oturdum. O da heybetiyle yanıma gelip oturduğunda hoca karşımıza geçti. Annemin elinden aldığımız örtüleri Selen ve ben başımıza geçirdik. Şahit olarak Selen ve Can da sağımıza oturdu.
"Kızım ne mehir istersin?" dediğinde Esed'den birşey istemem gerektiğini hatırladım.
"On dönüm tarla." diyen Kerem Dede'yle gözlerimi pörtlettim. O kadar dönümü ne yapacaktım ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR
ChickLitElindeki tüfeği Serdar'ın göğsüne yapıştırıp yanıma geldi. Bir kolunu belime koyup kendine çekti ve bir elini de yüzümün çarpacağı şarjörlerin üzerine koydu. Yüzüm de eline çarptı. Başımın üzerine dudaklarını bastırdı... G-gerçek miydi bu? İkinci ke...