İyi okumalarr...
Uçak kalkarken üçümüz de yaşlarımızı serbest bıraktık.
"Kızlar. Toplayın kendinizi sağ salim gelecekler inşallah." dedi Albay bize dönüp.
Nilüfer abla gelip sarıldığında gözyaşlarımı durdurmayı başardım.
"Bir hafta güzelim sadece bir hafta sabredin."
Başımı sallayıp gözyaşlarımı sildim. Başımı kaldırdığımda babamla göz göze geldik.
Durumdan hoşnutsuzdu ama birşey de demiyordu. Zaten üzgün olduğum içindi sanırım. Nilüfer Abla'nın yardımıyla dördümüz -Selen, Kübra ben ve Nilüfer Abla- revire geldik.
Ben masaya otururken Nilüfer Abla ve Kübra önümdeki koltuğa Selen de yatağın birine oturdu.
Birden kıkırdamaya başlayınca yaşlı gözlerimi ona çevirdim. Kübra ve Nilüfer Abla da baktığında onların da yüzüne gülümseme konmuştu.
"Duydunuz mu? Beni seviyormuş."
"Duymaz mıyız? Gelince güzel bir yemeğe gidersiniz artık." dedi Nilüfer Abla.
"Kübra, Serdar da sevgili olacağız dedi sana duydun mu?" dedi Selen tekrar.
Anlayamadığım bir şekilde keyfi yerine gelmişti. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.
"Duydum tabii. Saçları çok güzel değil mi ama? Yalnız olsaydık saçlarını okşardım da çok kişi vardı." dedi Kübra da.
Baya keyfimiz yerine gelmeye başlıyordu. Kendimizi toplamaya çalışıyorduk...
"Seninki de başından öptü, sarıldı sana he. Seviyor mu acaba?"
Selen'in topu bu sefer bana dönmüştü. Sırtım sandalyeye yaslı, başım hafif arkada, dolu gözlerimle tebessüm ediyordum.
"Sevecek, baktım ona da, geldiğinden beri sendeydi gözü. Üzülerek bakıyordu. Ağlamana üzülüyordu büyük ihtimal. Bekledi ona bakmanı, hatta gözlerinin içine baktı sen ona bak diye. Sonunda baktın o da yapacağını yaptı zaten. Kıyamıyor sana siz de gördünüz. Olacaksınız inşallah."
Elimde kalem, parmaklarımın arasında döndürüyor, gülümsüyordum.
"Şu kazağın üzerinden kokusu kaç gün kalır. Ve saçımı yıkamazsam ne olur?"
"Pislikleşme Amara. Ben diyorum ki çıkmadan önce bizimkilerin dolaplarından bir iki parça birşey çalalım. Nasıl fikir?"
"Pislikleşme diyene bak. İyice niyeti bozdun sen. Öğleye bir saat kalmış. Hadi hazırlanıp hastaneye gidelim." dedi Selen ve ayağa kalktı.
Nilüfer Abla ve benle vedalaşıp gittiler.
"Ne yapacaksın bütün gün burada?"
"Bilmem. Bir iki kişi gelir, muayene ederim, gezerim, bir iki atış yaparım. Yaparım birşeyler."
"Yanında kalayım mı?"
"Farketmez. Yorgunsan git ama eve."
"Yok değilim."
"Anneee!" diye bağırarak Esila ve Ali girdi içeriye. Arkalarından babam...
Esila Nilüfer Ablanın kucağındayken Ali de önümde, Nilüfer Abla'nın karşısında oturan babamın kucağındaydı.
Ortamda ölüm sessizliği varken ben hala elimdeki kalemi döndürüyordum.
"Eee kalıyor muyuz burada?" diyerek sessizliği bozdu Nilüfer Abla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMOR
ChickLitElindeki tüfeği Serdar'ın göğsüne yapıştırıp yanıma geldi. Bir kolunu belime koyup kendine çekti ve bir elini de yüzümün çarpacağı şarjörlerin üzerine koydu. Yüzüm de eline çarptı. Başımın üzerine dudaklarını bastırdı... G-gerçek miydi bu? İkinci ke...