Bitti dediğinizde mi biterdi hayat? Hayır, biz kaderin bize ne çizdiğini bilemezdik.Hayat bir tiyatroydu, bizlerde oyuncuları. O herşeyi yazar, yönetir bize ise üzerimize düşen rolü oynamak kalırdı.
Nazlı, bir yaprak gibi oradan oraya savunmuştu hayat onu. Hiç ummadığı anda, tamda bittiğini düşündüğünde yeni bir sayfa açmıştı kader önüne. Bambaşka bir şehirde, bambaşka insanlarla.
**********Sert adımlarını altındaki toprağı ezmek ister gibi atıyordu genç adam. Günlerdir dağ bayır demeden, yorulmak nedir bilmeden yürüyorlardı. İhbar gelmişti, uzun zamandır aradıkları adam bu daglardaydı. Ama yoktu, hangi deliğe girdiğini bir türlü bulamıyorlardı, bulamadıkça daha da deliyordu genç adam.
Aklına düşen bir çift mavi gözle, derin bir nefes aldı genç adam. Daha önce hiç böyle olduğunu hatırlamıyordu, göreve çıktığında sadece ona odaklanırdı ama şimdi olmuyordu. Genç kızın ürkek bakışları, kızaran yanakları ve tatlı gülümsemesi düşüyordu sürekli hayaline. Elindeki tüfeği daha sıkı tutup, derin bir nefes daha çekti içine.
" Ahhh Nazlı, ne yapacağım ben seninle? Ne aklımdan çıkıyorsun, nede sana doğru bir yol bulabiliyorum. Ürkek, yaralı bir ceylan gibisin ve ben seni incitirim diye çok korkuyorum" taşlı toprağa sert bir adım daha attı.
*********
Pencereden dışarı bakıp, iç çekti genç kız. O gittiğinden beri bir huzursuzluk vardı içinde, göğüs kafesi daralıyor bazen nefes alamadığını hissediyordu. Elini göğsünün üzerine koyup, derin bir nefes aldı." Neden bu kadar korkuyorum Arslan? Neden senden bu kadar kaçmak isterken, sana çekildiğimi hissediyorum? Tanımadığım bir şehirde, tanımadığım insanların içinde tanımadığım hislerle yaşarken, neden sen bu kadar tanıdık geliyorsun?"
Pencerenin önünden uzaklaşıp, tekli koltuğa oturup dua etmeye başladı. Biliyordu karşıdan ne kadar sert ve katı dursada kocaman ve yumuşacık bir kalbi vardı o deli adamın. Merhametliydi, ona kol kanat vermişti korumuştu.
***********
Genç adam aklındaki düşünceleri savurup atmak istesede yapamıyordu, yirmi yedi yıllık hayatı boyunca ilk defa böyle şeyler yaşıyordu." Durup durup gelme kızım aklıma, canıma değil seni görmeden şehit düştüğüme yanarım"
Keskin gözlerini tekrar etrafta gezdirirken, büyük bir patlama sesi duyuldu. Yer sallandı sanki o anda, gök yüzü karardı. Dünya karanlığa hapsoldu ama onun dudaklarından tek birşey döküldü.
" Nazlı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS
ChickLitKaranlık bir örtüydü hayat onların üzerine, derin yaraları vardı ikisininde.Başkalarının açtığı ve sadece birbirlerinin sarabileceği yaralar. Biri mesleğine aşık, hayatı dağlarda geçen tek aşkı vatan ve bayrağı olan onurlu genç bir bordo bereli. Diğ...