Herkese merhaba, hepiniz hoşgeldiniz uzun zaman sonra yeni bölüm sizlerle. Umarım seversiniz.
Keyifli okumalar dilerim 🌼💜
************Aşk, uçsuz bucaksız bir gökyüzü yada dibi görünmeyen bir uçurum gibiymiş. Her aşık o kadar yükseğe çıkamaz, her yürek o uçurumdan atlamaya cesaret edemezmiş. Tek bedende iki kalpmiş aşk, seven yüreğinde hissedermiş sevdiğinin canı yandığında. Onunla ağlayıp, onunla gülmekmiş aşk.
Hiç bilmediği diyarlarda, hiç bilmediği yollarda nefes nefese koştu Feyza. Çıplak ayakları taşlı yollarda koşuyor, attığı her adım ayağına batan taşlar canını yakıyordu. Gittiği yönü bilmiyor, kalbi hızla dövüyordu göğüs kafesini. Üzerinde uçuş uçuş olan beyaz elbisesi ile bal köpüğü saçları uçuyordu rüzgarda. Bayır aşağı koşmayı bıraktığında tekrar dönüp baktı etrafına, hayır burası tamamen yabancıydı ona.
Adımları yavaşladığında tok bir çığlık sesi duydu, bu ses ona hem çok yakın hemde çok uzaktı. Kalbi titredi bu sesi duyduğunda, göğsünün orta yerine bir ağırlık çöktü. Tüm dünyanın acısı onun bedenine yüklendi sanki o anda. Adımlarını hızlandırıp sesin geldiği yeri bulmaya çalıştığında daha da kayboldu sanki. Mavi gözleri endişe ile etrafı tararken, yavaşça yüksek uçurum kenarına doğru yürüdü. Tam ucuna geldiğinde ise buz kesti bedeni.
Arel...
O kanlar içindeydi! Sevdiği adam uçurumun ucunda, elleri ve bedeni kan revan içindeydi. Ufacık bir kaya parçasına tutunmuş, kesik kesik nefesler alıp veriyordu. Hızla koşup elini uzattı ona. Yetişemiyordu!
" Arel! Arel ne oldu sana? Elini uzat hadi! Uzat elini tutayım seni, tutup çekeyim!"
Bağırarak konuşmuş olsada sesinin titremesine engel olamamıştı, aklı çıkıyordu ona bir şey olur diye. Dolan gözleri ile hâlâ ona uzanmayan adama baktı genç kız, derdi neydi bunun?
" Arel! Hadi!"
Yavaşça başını kaldırıp burukça tebessüm etti genç adam.
" Sana elimi uzatırsam sen beni yukarıya değil, ben seni aşağıya çekerim ruhumun ilacı. Sen beni yaşama çekmek istersin ama elini tutarsam ben seni ölüme çekerim"
Duyduğu sözler ile usulca süzüldü yaşlar gözlerinden genç kızın ama inatla çekmedi elini. Derin bir nefes alıp kaşlarını çattı.
" Sana elimi tut dedim Arel, beni nereye çekeceğin umurumda bile değil. Bu ölüm bile olsa, ayrıca sen oraya bile bensiz gidemezsin"
" Gidemezsin Arel, gidemezsin"
" Gidemezsin"
" Areel! Gidemezsin!"
Göğsünde kocaman acı ile hızla doğruldu yatağından Feyza. Derin derin nefesler alırken, elini terden sırılsıklam olmuş göğsüne koydu. Kalbi hızla çarparken, korku tüm bedenini sarmıştı.
Sarsak adımlarla yataktan inip, çıplak ayaklarını umursamadan çıktı odadan. Bir anda öyle bir titreme tuttu ki bedenini, dizlerinin canının kesilmesi ile hızla çöktü yere. Hıçkırıklarına artık hakim olamazken, koridora çıkan diğer iki kapıda açıldı. Aynı anda duydukları gürültü ile karanlık koridora fırlayan iki kadın şaşkınlıkla baktılar yerde hıçkırarak ağlayan Feyza'ya.
" Feeyzaaa!"
Bakışları ikisinide bulmadı Feyza'nın, canı o kadar çok yanıyor kalbi o kadar acıyordu ki duydukları umrunda bile değildi. Feyza'nın kendilerine cevap vermemesi ile yavaşça koluna girerek ayağa kaldırdılar genç kızı. Salona getirip koltuğa oturtmaları ile ağlaması hızlandı genç kızın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS
ChickLitKaranlık bir örtüydü hayat onların üzerine, derin yaraları vardı ikisininde.Başkalarının açtığı ve sadece birbirlerinin sarabileceği yaralar. Biri mesleğine aşık, hayatı dağlarda geçen tek aşkı vatan ve bayrağı olan onurlu genç bir bordo bereli. Diğ...