Merhabalar, hepiniz hoş geldiniz 🌼
Keyifli okumalar dilerim 💜
***************Şaşkın bakışlarla yanında yürüyen genç kıza baktı Arslan, bazen dik başlı olsada bazende böyle sus pus oluyordu. Hatta bazı zamanlar kendisi bile fark etmiyor, ifadesiz bir şekilde dalıp gidiyordu. Bakışlarını tekrar üzerinde gezdirip, derin bir nefes alarak önüne döndü. Kolay şeyler yaşamamıştı, sadece kendisinin bildiği kadarı bile kolay değildi onun için.
Bir kız çocuğu babasının sevgisi ve desteği ile güçlenirdi. Ama Nazlı bunu görmemiş, üstüne bir de babasına karşı savaş vermek zorunda kalmıştı. Neydi peki bu adamın derdi? Çok mu zordu ufacık bir sevgi için onun gözlerinin içine bakan, kendi canından kanından küçücük bir kıza şefkat ve ilgi göstermek.
Asıl zor olan bu değildi, asıl zor olan adam olmaktı. Sana sığınana kol kanat germek, ona sahip çıkmaktı. Ama o herif ona sığınanı değil, onun olanı ona emanet olarak yaradan tarafından gönderilene bile sahip çıkamamış, koruyamamıştı.
" Ne yapacağız burada Arslan? Bu saatte burada işimiz ne?"
İşittiği sesle başını ona çevirmeden, önünde aralık duran kapıyı tıklattı. Genç kız öylece yanımdaki adamı izlerken, bakışlarını etrafta gezdirdi. Atış poligonu.
Arslan bu saatte onu neden buraya getirmişti ki? Birde içindeki Asena yı çıkar demişti." Bugün sende ne fark ettim biliyor musun?" Bakışlarını yavaşça yanındaki adama çevirip, başını iki yana salladı.
Arslan gözlerini Nazlı'nın gökyüzünü andıran gözlerine dikip, yavaşça ona doğru eğildi." Sen bugün çok soru soruyorsun Nazlı, az sabret. Göreceksin"
Aldığı cevap Nazlı'yı tatmin etmezken, yavaşça açılan kapıya baktı. Arslan baş işaretiyle gelmesini söylerken, ufak adımlarla hemen ardından ilerliyordu. Loş ışıklarla aydınlatılmış, uzun ve dar bir koridorda yürürken Arslan sola dönüp önünde durduğu kapıyı açtı.
Kalbi hızla çarparken,bunun girdiği ortamın verdiği heyecandan mı? Yoksa yanındaki adamdan mı olduğunu çözemedi genç kız. Daha da doğrusu çözmek istememişti, şu anda bunları düşünmek zihnini bunlarla meşgul etmek istemiyordu. Yavaşça yutkunup girdiği odaya baktı, tıpkı geldiği koridor gibi burasıda ufak ışıklarla aydınlatılmıştı. Ama dışarının aksine, burası oldukça genişti. Bakışlarını yanındaki adama çevirip, ne yapacağını bekledi.
Yanında sessizce etrafı inceleyen kızın belinden tutup, yavaşça öne doğru kendisi ile beraber hareket ettirdi. Ona dokunduğu anda yüksek voltajda elektrik verilmişti sanki bedenine, derin bir nefes alıp masanın önünde durdu. Bakışları ona dönen kızla, belindeki silahını çıkarıp masaya koydu.
" Bak Nazlı, kendi güvenliğin için bunları öğrenmen gerek. Şimdi sakin ol ve sana anlatacaklarımı dikkatle dinle"
Ardındaki bedenin varlığıyla gerilen Nazlı, her konuşmasında saçlarının arasına giren sıcak nefesle kalp atışları da hızlanıyordu. Derin bir nefes alıp, Arslan'ın sözlerine odaklanmaya çalıştı.
" İlk önce silah kullanacağını aklında kabullen, eğer bunu inkâr eder ve sakin kalmak için önündeki silahı yok sayarsan onu eline aldığında hakimiyet kuramazsın"
Yavaşça başını salladı genç kız. Genç adam önünde duran kızın sol tarafına doğru geçip, masada duran kulaklığın birini ona verirken diğerini kendisi taktı.Silahı eline aldı ve şarjörünü çıkarttı.
"Şimdi, silahı eline alırken ne sağa ne sola ne de başka tarafa çevirmiyorsun, silahın namlusu her zaman güvenli tarafa baksın, güvenli taraftan kastım boş bir alan" aldığı boş silahı yavaşça, karşıda duran hedefe doğru doğrulttu. Bakışlarını kendisini dikkatle dinleyen kıza çevirip, tekrar önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS
ChickLitKaranlık bir örtüydü hayat onların üzerine, derin yaraları vardı ikisininde.Başkalarının açtığı ve sadece birbirlerinin sarabileceği yaralar. Biri mesleğine aşık, hayatı dağlarda geçen tek aşkı vatan ve bayrağı olan onurlu genç bir bordo bereli. Diğ...