15.BÖLÜM"YİĞİT"

502 54 13
                                    

Herkese merhaba, yeni bir bölüm ile geldim.

Sizlerde hepiniz hoş geldiniz 🌼

Keyifli okumalar dilerim 💜
***************
Karanlık koca bir boşluk gibidir bazen, seni içine çeker, yutar ve yok eder. Bocalar ve yolunu kaybedersin o karanlıkta, attığın adımları göremez yönünü bulamazsın. Her koşuşta bir birine dolanır adımların. Düşersin...

Koca bir boşlukta gibiydi Arslan, o işinin eri olan mesleğini en iyi şekilde yapan adam toydu sanki. Duyguları hükmediyordu bedenine, aklı işlevini yitirmişti sanki. Beyni karıncalanıyor, düşünme yetisini kaybetmiş gibi hissediyordu.

Derin bir şekilde çatıldı kaşları, gözleri kısıldı. İdrak etmeye çalıştı duyduklarını, nasıl bir oyunun içine çekilip, nasıl tuzağa düştüklerini. Eli alnına gidip, sert bir şekilde ovuşturdu. Başı ağrıdan çatlamak üzereydi. Kırmak ister gibi sıktı dişlerini.

" Nasıl geldik bu oyuna? Herifler resmen tuzağa çekti bizi, sazan gibi oltaya geldik"

Sinirle söylediği sözler, kırbaç vurdu sanki benliğine. Onları hafife almışlardı, bu sadece kişisel bir durum değildi. Türk askerini ve Sancak timini hafife almışlardı. Sertçe sıktı yumruklarını, bunun bedelini fena şekilde ödeyeceklerdi. Ödeteceklerdi! Öğreteceklerdi, Türk helede asker olan bir Türk hafife alınmaz, oyun oynanmazdı. Bu ateşle değil, pimi çekilmiş bir bombayla oynamakla eş değerdeydi. Yakmazdı, yok ederdi!

"Bizim asıl olayımızda budur üsteğmenim" işittiği sesle hızla ardına dönüp, hazırola geçti Arslan.

" Rahat Arslan rahat" ağır adımlarla ilerleyip, oldukça gergin duran adamın karşısında durdu Botan. Sancak timini ve gösterdikleri başarıları bilirdi. Ama kader bu ya, daha önce ne aynı operasyonda yer almışlar ne de karşı karşıya gelip, tanışma şansları olmuştu. Bakışlarını genç adamın üzerinde gezdirdi, timi gibi timin komutanını da işitmişti elbet.

" Olayın ne olduğunu bilmiyorum Arslan, ama her ne ise seni boşluğa düşürdüğü belli. Düşme! Onlar bizimle oynayamazlar, ancak oynadıklarını zannederler. İşte bizde onların heveslerini kursaklarında kor, tek tek yerin altına gömeriz" derin nefes alıp, başını dikleştirdi.

" Şimdi, durum nedir?"

Dikkatli gözlerle karşısında duran adama baktı Arslan, hafif bir tebessüm oluştu yüzünde. Yüzbaşı Botan Barut! Ne çok duymuştu bu ismi, ne çok gururlanmıştı her alaşağı ettiği hainlerin isimlerini duyduğunda. Bir kez daha göğsü kabardı, böyle bir adamla böyle şanlı bir üniformayı taşıdığı için.

Ne demişlerdi;Kötü olan adımızı anmasın,
Yiğitler düşman sözüne kanmasın.
Kimse Türkleri tükenir sanmasın,
Alemde şer,Oğuzda er tükenmez.

Derin bir nefes alıp, karşısında dağ gibi dikilen adama baktı. İçindeki herşeyi daha kendisi bile yeni yeni kabul ediyorken, şimdi anlatması doğru olur muydu?  Sertçe yutkunup, bakışlarını Nazlı'nın gözlerini anımsatan gökyüzüne çevirdi. O an onu gördü sanki orada, mavi gözlerini iri iri açmış gülümseyerek bakıyordu ona. İşte o an umursamadı hiç bir şeyi, kimden neyi gizleyecekti ki. Şu anda düşünmesi gereken şey bu değildi, Nazlı o şerefsizin elindeydi ve tek isteği bir an önce onu onların elinden geriye almaktı.

Başını dikleştirip, diliyle kuruyan dudaklarını ıslattı.

" Kesik komutanım, o ve onun yaptıkları. Bizi bu tuzağa çekende o"

Duyduğu isimle tek kaşını kaldırdı Botan.

" O it hâlâ yaşıyor mu?"
Yavaşça başını salladı Arslan.

PUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin