Merhabalar, hepiniz hoş geldiniz 🌼💜
Keyifli okumalar dilerim 💜
Medya/ bölüm şarkısı; İlyas Yalçıntaş- Mecnun
Dinleyin derim🙏
************
Sevda, cana can yaşama renk katarmış. Yarmış sevdanın adı, yar; uçurummuş sevdanın adı. Kor bir ateşmiş, aşığın yanmak için can atıp koştuğu. Dağ gibi adamları, eritip muma çevirirmiş sevda. Mecnun' u çölde bedevi, Ferhat'a dağları deldirenmiş sevda.Elinde iki tane kahve bardağıyla, revir kapısına doğru ilerledi Arel. Günlerdir görmüyordu genç kızı, özlemişti sesini, güzel yüzünü ona kızdığında çattığı kaşlarını. Kızgın yüz ifadesi gözleri önüne geldiğinde hafifçe gülümsedi genç adam, bilerek kızdırıyordu Feyza'yı. Sırf biraz daha sesini duymak, o güzel yüzünü mavi gözlerini biraz daha görebilmek içindi tüm çabası. Kapının önüne geldiğinde başını iki yana salladı, emdiği sütü burnundan misliyle getiriyordu genç kız.
Ondan öncesinde çok hızlı bir hayatı olmuş olsada, iki yıldır hiç olmadığı kadar usluydu genç adam. İlk defa bir kızın karşısında hızlanıyordu kalp atışları, aptal değildi genç adam oda biliyordu kendindeki bu değişimin nedenini. Basit bir hoşlanma değildi bu, aşıktı genç kıza. Yoksa çeker miydi bu kadar nazı?
Elleri dolu olduğu için, dirseği ile kapı kolunu aşağıya doğru çekti genç adam. Hafif aralanan kapıyı ayağıyla itip içeriye girdiğinde ise, bomboş bir oda karşıladı onu. Hızla odada gezdirdi gözlerini, Feyza'yı hiç bir yerde görememesiyle kaşlarını çattı. Bakışları asılı duran beyaz önlüğe gitti, gelmemiş miydi bugün? Aklındaki sorularla odadan çıkıp, geldiği koridoru yavaşça yürümeye başladı. Belki bahçededir diyerek adımlarını oraya yöneltirken, karşısından gelen arkadaşlarına baktı.
" Görkay, Feyza'yı gördünüz mü bahçede? Odasında yok, önlüğüde asılı. Gelmemiş galiba, haberiniz var mı?" Genç adamın konuşmasıyla, birbirine baktı Savaş ve Görkay. Görkay hafifçe yutkunup, bakışlarını Arel'e çevirdi.
" Arel..." Ne kadarda zordu böyle acı haber vermek, askerdi onlar acıya alışkınlardı. Ama bu... Bu öyle fiziksel bir acı değildi, çok ölüm görmüştü hepsi ama sevdiğinin acısı bambaşka bir şeydi. Hepsi biliyordu genç adamın Feyza'ya olan duygularını, Arel Feyza'da dahil kimseden saklamamıştı hislerini.
" Kardeşim konuşsana, gördünüz mü? Görmediniz mi?" Tekrar yanındaki arkadaşına baktı Görkay, derin bir nefes alıp araladı dudaklarını.
" Arel Feyza yaranmış" duyduğu ses beyninde yankı yaparken, elinde tuttuğu karton bardaklar hızla yeri boyladı. Nefesi kesildi genç adamın, göğüs kafesinin üzerine binlerce tonda ağırlık bindirdiler sanki. İnce bir sızı süzüldü genç adamın bedenine, tüm bedenini sararken sızım sızım sızlattı yüreğini. Hayatında ilk defa bacakları titredi Arel'in, adımları bile sektelemeyen adamın kalbi gibi titredi bacakları. Boğazındaki nefes almasını engelleyen koca yumruyu yutmak ister gibi ard arda yutkundu, ama nafile ne nefes alabildi ne o yumru oradan yok oldu.
" N-ne diyorsun sen! Ne demek yaralandı?" Soru değil bir feryattı bu, gözleri dolan adam dişlerini sıkıp arkadaşından bir cevap bekledi.
" Size diyorum! Cevap versenize!" Savaş arkadaşının kollarını tutup gözlerinin içine baktı, şu anda canın yandığını biliyordu.
" Kapkaç, Feyza'yı da bilirsin çantayı bırakmayınca bıçaklamışlar" duyduğu sözlerle omuzlarını düşürüp, başını yere eğdi genç adam. Dişlerini sıkarken, gözlerini kapatıp yutkundu. Geç mi kalmıştı ona? Yetişmemiş miydi? Uçup gidiyor muydu sevdası?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUS
ChickLitKaranlık bir örtüydü hayat onların üzerine, derin yaraları vardı ikisininde.Başkalarının açtığı ve sadece birbirlerinin sarabileceği yaralar. Biri mesleğine aşık, hayatı dağlarda geçen tek aşkı vatan ve bayrağı olan onurlu genç bir bordo bereli. Diğ...