24.BÖLÜM"ATİLLA- O BİR BOZKURT"

401 29 28
                                    

Herkese merhaba 🖐️

Hepiniz uzun bir aradan sonra yeni bölüme hoş geldiniz  🌼
Keyifli okumalar dilerim 🌼
************
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
*********
Bedenimi saran korku ve şaşkınlıkla Arslan'a bakarken, o önce odaya göz gezdirip ardından kapıya doğru yürüdü. Düşüncelerim, şüpheler, korkular ve olasılıklar aklımda cirit atarken yavaşça ayağa kalktım. Herkes kendi arasında ufak bir muhabbete tutuşmuşken, göz ucuyla Feyza'ya baktım. Başını Mert'ten bana çevirdiğinde, ne olduğunu anlamak ister gibi kıstı mavi gözlerini. Omuzlarımı yavaşça indirip kaldırırken, derin bir nefes alıp başımı iki yana salladım. Kazağımın kollarını parmak uçlarıma kadar çekip, kapıya doğru adımladım.

Korkmam anlamsızdı, özellikle Arslan'dan korkmam daha da anlamsızdı. Kapıdan çıkıp yavaşça ardımdan kapatırken, kalbimin hızlanan ritminin Arslan'dan mı yoksa hissettiğim tedirginlikten mi olduğunu anlayamadım.

Açık mutfak kapısının önünde durduğumda, sert bir şekilde yutkunup aralık kapıdan adımımı attım. Uzun boyu ve heybetli bedeniyle, mutfak masasının hemen yanında camın önünde durmuş dışarıyı seyrediyordu. Adımlarım ona doğru yaklaştığında bedenini çevirmeden, sadece başını çevirerek baktı bana. Ela gözleri tekrar yutkunmama sebep olurken, bakışlarının yoğunluğu kalbimi acıttı. İçinde onun olduğu kalbimi. Omuzunu yasladığı duvardan ayırıp, masanın etrafında duran sandalyeyi çekip kaşları ile oturmamı işaret etti.

Bakışlarım onun gözlerinden ayrılmadan, adımlarım çektiği sandalyeye doğru hareket etti. Yavaşça oturduğumda, gözümün önüne gelen saçı yavaşça kulağımın ardına sıkıştırıp usulca yanağımı okşadı. Burnundan sertçe bir nefes verip, elini yüzümden çekerken başka bir sandalyeyide yanımdaki boşluğa getirip kendisi oturdu. Gözleri tekrar camdan dışarıyı bulduğunda, çenesi kasıldı.

Bir süre öylece o dışarıyı izlediğinde, bende onu izledim. O ilk zamanlar hitap ettiğim gibi ara ara çatılan kaşlarını, sıktığı çenesini, aklından geçen düşünceler ile boynunda kendini belli eden o damarını. İşte o anladım ki sadece benim düşüncelerim değildi beni boğan, zihnimle oynayıp en çok huzurlu olduğum yerde bile beni diken üzerinde hissettiren.

Parmaklarıma değen sıcak parmaklar ile olduğum yerde irkildim, başımı ellerimi tutan ellerinden yavaşça yüzüne çıkardım. Gözlerini kısıp bir süre yüzümü izledikten sonra yavaşça araladı dudaklarını.

"Hiç bir zaman sorumsuz biri olmadım, ailemin düşüncelerine her zaman önem verdim"

Ne demek istediğini anlayamasamda, ellerimi tutan ellerini sıkıp devam etmesini istedim. Ela gözleri mavilerimin içinde kayboldu.

" Babam kendisi gibi bir öğretmen olmamı istedi, onu kıramazdım. Ama içimdeki bayrak sevgisi öyle büyüktü ki, onu asla kıramazdım. Babam bana bu isteğini dile getirdiğinde ona 'ben öğretmenlerin korkuzca görevlerini yapmalarına yardımcı olmak istiyorum' dedim. Beni anladı"

Dudaklarım usulca yukarıya kıvrılırken, ellerimde duran parmakları yavaşça elimin üzerini okşadı. Biraz önce kasılan suratı şefkatle yumuşadığında, sırtını sandalyeye yaslayıp devam etti.

"Sonra annem" dediğinde yüzünde yamuk bir gülüş oluştu.

" Annem her izne gideceğim zaman mutlaka ama mutlaka görüşmem için bir kız bulurdu"

PUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin