4.BÖLÜM"TEKLİF"

1.1K 90 38
                                    

Keyifli okumalar 🤗
**********
Hayat kendi istediğine göre yönlendirirdi bizi, her ne kadar biz kaderimizi değiştirdiğimizi zannetsekte aslında hep onun istediği yerdeydik. Kaçamazdın kaderinden, senin için hazırlanan yazılan rolü oynardın. Attığın her adım, seni onun yazdığı sona götürürdü.

Tuttuğu direksiyonu biraz daha sıktı Arslan, öfkesi sığmıyordu içine. Elini hırsla peşpeşe vurdu. Nasıl? Nasıl olurda bunu düşünemezdi? Oysa o karşısındaki adamı çok iyi tanıyordu? Sinirle biraz daha yüklendi gaza, yanında ve arkasında oturan adamlar anlamazca birbirlerine bakıyorlardı.

" Komutanım, nereye gidiyoruz böyle?" Göz ucuyla yanında oturan Görkay a baktı Arslan.

" Ulaşamayacağın yerde alman gereken birisi olsa, ne yaparsın Görkay?" Yavaşça yutkundu genç adam. Dışı ne kadar sinirli görünüyorsa, sesi bir o kadar sakin çıkmıştı. Fırtına öncesi sessizlikti bu, çünkü bu ses tonu böyle bir durumda çıkmazdı. Derin bir nefes alıp cevap verdi.

"Vazgeçmem, ama fırsat kollarım komutanım" tek kaşını kaldırıp baktı Arslan.

" Asla o fırsatın olmayacağı bir yerdeyse? Ve sen bunu biliyorsan?" Elini çenesine atıp düşündü genç adam.

" O zaman fırsatı kendim yaratirim" yavaşça başını salladı Arslan.

" Aynen öyle, fırsatı kendin yaratırsın. İşte şu anda olan da tam olarak bu" anlamamıştı genç adam.

" Nasıl yani komutanım?" Arabayı hızla sokağa soktu Arslan.

" Kesik, almak isteği için fırsat yaratıyor. Yapılan saldırı tamamen bir kumpas" gözlerini kocaman açtı Görkay.

" Vay şerefsiz, kaçak oynuyor komutanım. Gelsin elimizden alsın, alabilirse tabi" başını iki yana salladı Arslan.

" Vermeyeceğimizi biliyor. İnşallah geç kalmayız" aracı hızla eve doğru sürmeye devam etti.
******************

Sertçe açılan kapı ile yerinde korkuyla sıçradı genç kız. Ona doğru gelen adamları gördüğünde, elindeki kitap yere düştü. Korkuyordu, o kadar hızlı nefes alıp veriyordu ki kalbi duracak sanıyordu.

" S-sizde kimsiniz? Ne istiyorsunuz benden?" Dedi ona doğru gelen iki adama.

" Muro, hadi şu kızı alıp gidelim bizimkiler çok dayanamaz" duyduğu sözlerle gözleri doldu, kocaman bir acı oturdu içine. Kurtulmuştu hani, olmamıştı işte. Gözlerini etrafta gezdirdi, atabileceği birşeyler yada sesini duyurabileceği birileri var mı diye, ama yoktu. Feyza da sabah gitmişti, ne yapacaktı peki şimdi?

" Bizimkiler çoktan dağılmıştır zaten, o komutan ve ekibine kim dayanıyor ki? Adamlar bildiğin manyak" önce karşısındaki cılız kıza, sonrada arkadaşına baktı.

" Zaten Kesik in umrunda olan tek şey de şu kız, yoksa oda biliyor onların dayanamayacağını. Hepimizi gözden çıkardı, şu kız için" genç kızın koluna uzanıp tuttu. Nazlı her ne kadar kendini çekmeye çalışsada olmuyordu, bu adamlara gücü yetmiyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

" Bırakın, bırakın beni! Yardım edin, sesimi duyan kimse yok mu!" Adamlar hiç zorlanmadan onu götürürken, etrafa baktı kimse yoktu ama son bir umut bağırmaya devam etti.

" Arslan! Feyza! Yardım edin! Bırakın beni! Bırakın!"
**************
Evin önüne geldiğinde hızla indi Arslan, diğerleride onun peşinden. Açık olan kapının önüne geldiğinde, geç kaldığını anladı.

" Sikeyim böyle işi" içeriye girip bakmaya başladı. Gözüne ilk yerde duran kitap ve toplanmış halı çarptı. Dişlerini sıkıp elini hızla duvara geçirdi, geç kalmış olmazdı olmamalıydı. Korkma demişti ona, şimdi ise yine o adamların elindeydi. Derin bir nefes aldı, aldığı nefes soluk borusunu yaktı sanki.

PUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin