ON SEKİZ

746 70 26
                                    

DANNY'NİN İKİZİ ÜZERİNE YAZMIŞ OLDUĞUM ALIAS ADLI KİTABI OKUMAYI DÜŞÜNENLER, BU BÖLÜMDE ONUNLA ALAKALI BÜYÜK BİR SPOILER VAR BİLGİNİZE.

777 Kelime

İyi okumalar...

Danny:

 Elimde tuttuğum kağıt parçasına uzunca bir süre boş boş baktım. Beynim, birden akınına uğradığı düşüncelerin trafiğiyle uyuşmuş gibiydi. Resimdeki çocuk ben değildim. Gözlerimi bilmem kaçıncı defa resimdeki figürün üzerinde dolaştırdım. Hayır, bu kesinlikle ben değildim. Ama eğer hayat bana biraz daha merhametli davranmış olsa muhtemelen tıpkı bu resimdeki çocuğa benzerdim. Doğal rengindeki altın sarısı buklelerin çevrelediği, yara izinden yoksun, sağlıklı bir yüz, saf, içten bir gülümseme ve mutlulukla parıldayan gözler...

 Sertçe yutkunup resimdeki çocuğun yüzünün her bir karesini aklıma kazımak istermiş inceledim. Böyle bir şey mümkün değildi... Değil mi? 

"Bu- bu gerçek mi?" Beklediğimden de kuru ve kısık çıkan sesim kendi kulaklarıma bile yabancı gelmişti.

"Evet." Anna kendinden emin bir sesle yanıtlamakta gecikmedi. "Resimdeki çocuk ikizin... Atlas."

 Gözlerimi kapatıp hızla atan kalbimin sakinleşmesini bekledim. İkizim? Bu tuhaf düşünce içimde bir şeyleri harekete geçirmiş, hissettiğim tatlı sıcaklığın etkisiyle dudaklarım bir gülümsemeyle kıvrılıvermişlerdi.

  Önümdeki çocuğa bakarken, daha çok küçükken hem soğuktan, hem de korkudan titrediğim gecelerde, o zamanlar varlığına inandığım tanrıya ettiğim dualar birden kulaklarımda çınlamaya başlamışlardı. O genç yaşımda bile beni terk etmeyi seçen ebeveynlerime hissettiğim öfke beni onların yanında olmayı dilemekten alıkoyduğu halde içten içe özendiğim, hayallerimi mesken edinen, beni sevecek ve kabullenecek o aile tablosu hala hatırımdan çıkmamış sayılmazdı. Resimdeki bu çocuk işte dualarım kabul olsaydı benim de olabileceğim kişinin ta kendisiydi.

 Parmağımı nazikçe fotoğrafın üzerinde dolaştırdım. 'Atlas!' Dudaklarımı aralayıp sadece kendi duyabileceğim bir sesle adını fısıldadığımda gülümsemem daha da genişleyip bir sırıtış halini almışlardı. Atlas! Derin bir iç çektim. En azından benim yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalmamış, çocuksu masumluğu hiç bozulmamıştı.

  Anna'nın biraz önce söylediği şey aklıma geldiğinde içimdeki o tatlı sıcaklık daha da yükseldi. Demek benimle tanışmayı çok istiyordu ha!? Mutlu olduğunda duygulanan insanlardan değildim haşa, ama şu anda ben bile mutluluktan ağlayabilirdim. Demek ailemden bir birey tarafından gerçekten de sevilip istenmiştim.

"Peki Atlas şimdi nerede?"

 Yönümü kadına çevirip kaldırdığım kaşlarımla sordum. Bu defa sesim, içimi dolduran heyecan yüzünden yüksek ve tiz çıkmıştı. Anna'nın aksanına bakılacak olursa Atlas muhtemelen İngiltere'de falan yaşıyor olmalıydı. 

  Ben heyecanla ondan bir cevap beklerken Anna gözlerini kaçırmakla yetinmişti. Artık kendi düşüncelerimden ayıldığımdan ötürü çevremde olup bitenleri çok daha iyi fark edebiliyordum. Benim hissettiğim sıcaklık ve heyecana rağmen ağırlaşan hava da işte ancak o zaman dikkatimi çekmişti. Kimseden ses çıkmıyordu. Anna ise konuşmayıp, inatla ellerine bakmakla yetiniyordu.

 Kaşlarımı çatıp sorumu bu sefer daha yüksek sesle yineledim.

"Anna, Atlas şimdi nerede?"

  Sorumun cevabı tekrar sessizlik olmuştu. Hızlanan nefeslerim arasında bu sefer bağıracakken yerde oturan kadın nihayet başını kaldırıp yüzüme baktığında, yaşarmış gözlerini görmemle kafamı usulca iki yana sallayıp bir adım geriledim. Bu bakışı çok iyi biliyordum...

"Atlas..." Kaşlarımı çatıp içimden susması için yalvarmaya başladım. Ama biraz önce konuşmamakta ısrar eden kadın şimdi susmamış, devam etmişti. "Atlas... öldü."

 'Öldü!' Kulaklarıma büyük bir saygısızlıkmış gibi gelen bu tek kelime soluğumu kesmeye yetmişti. 'Öldü.' Resimdeki gülümseyen yüzle bu kelimeyi bağdaştırmak, çalışmayı durdurmuş beynim için kolay bir iş değildi. 'Öldü!'... Hiçbir şey hissedemiyordum. Biraz önce o tatlı sıcaklığın doldurduğu içim şimdi bomboştu. Uzayıp giden saniyelerin sonunda gözlerimi kırpıştırıp boğazımı temizledikten sonra dudaklarımı araladığımda sesim bu sefer düz ve duygusuzdu.

"Ne zaman?"

  Kalkan kaşlarının ele verdiği üzere Anna böyle bir soru sormamı beklemiyordu. Soruyu böyle ifadesiz bir yüzle dile getirmemse onu muhtemelen en çok şaşırtan şey olmuştu. Ama buna bir yorum yapmak yerine buruk bir şekilde gülümsemeyi tercih etmişti.

"Bir hafta önce."

 Bir hafta önce... 

 Nihayet içimdeki boşluk karmaşık duyguların istilasıyla çalkalanmaya başladığında bacaklarım bana itaati kesmiş, kendimi dizlerimin üzerine bulmuştum. Gözlerimi yakan yaşlar onlarla savaşamayacağım kadar güçlendiklerinde ellerimi yüzüme kapatıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Aynı gün içinde bir kardeşe sahip olup, saniyeler sonra onu kaybetmiştim. Ağlamam daha da şiddetlenirken tırnaklarımı saç diplerime geçirdim. Resimdeki, masum bakışları zihnime kazınmış çocuğun gülümsemesi göz kapaklarıma işlenmişlerdi. İşte onun hakkında tek bilebileceğim şey de yalnızca bu olacaktı. Sesini hiç duyamayacak ve ona hiç dokunamayacaktım. Bu güne kadar onunla fiziki olarak hiç tanışamamamış olmanın acısı çok büyüktü. Tam sonunda bir aileye sahip olabilirim derken her şeyin yeniden elimden alınmış olmasının acısı çok büyüktü. İkimiz için de ağlıyordum. Benim yeniden yalnızlığa dönmeme, onunsa daha yirmi bir yaşında hayatının elinden alındığı gerçeğine. 

 Kendi karanlığımda kaybolmuşken birinin bileklerimi kavrayıp ellerimi yüzümden çekmesiyle aydınlık gözlerimi istila etmişti. Bulanık bakışlarımı kana bulanmış tırnak uçlarımdan bileklerimi tutan adama çevirdim. Bana bir şeyler söylüyordu. Ama kafamın içindeki uğultu ve şiddetli ağrı tüm sesleri engellediğinden onu duymuyordum bile.

 Aydınlık canımı yakıyordu. Tek istediğim karanlığıma dönmekti. Ellerimi önümdeki figürün güçlü tutuşundan kurtarmaya çalıştım. Beni bırakmaktansa kendine çekip başımı göğsüne bastırdığında artık karşı gelecek gücüm kalmamıştı. Onun yerine tırnaklarımı omuzlarına geçirip hıçkırıklarım cılız sızlanmalara dönene kadar ağladım. 


* Buraya kadar okuyup, aaa Atlas öldü mü diye bırakmayın lütfen. Bu hikaye Alias'tan daha fazlasını vaat ediyor bence.

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin