ON DOKUZ

732 71 17
                                    

*Ya yorum falan neden yazmıyorsunuz hiç? Diger hikayelere bakıyorum da onların satır arası yorumları bile benim tüm hikayemin yorum sayısndan daha fazla☹*

1021 Kelime...

İyi okumalar...

Gustav:

 Etrafımdaki camdan yapılma ne varsa büyük bir patlama sesiyle parçalara ayrılmalarını ve duvarlarda oluşan çatlakları umursamayıp, tırnaklarını derisine geçirmiş çocuğun yanına çömelerek jilet kesiği izleriyle dolu cılız bileklerini tutup, ellerini yüzünden çektim. İçleri kanla dolmuş tırnaklarının görüntüsüyle kaşlarım çatılırken bileklerindeki tutuşumu sıkılaştırdım. Engel olmazsam bu gidişle tüm yüzünü tırmalayabilirdi.

"Danny."

Bir çocuğa hitab edermiş gibi bir tonla adını seslendiğimde, ağlamaktan kızarmış iri yeşil gözlerini açıp bana baktı. Gözlerindeki acı nefesimi kesmişti. Hipnoz olmuş gibi yeşil irislere bakmaktan başka bir şey yapamıyordum.

  Nihayet sesimi bulup adını tekrar, bu sefer daha yüksek sesle seslendiğimde kollarını çekiştirerek kendini tutuşumdan kurtarmaya yeltenmişti. Bu hareketi ve yüzündeki çaresizlik içimde bir şeyleri tetikleyince, vereceği tepkiye aldırmadan onu kendime çekip başını göğsüme yasladım. Bir yandan başını okşayıp diğer yandan da onu yavaşça sağa sola sallarken kollarımdan kurtulmak için çabalasa da, kurtulamayacağını anladığında, ufacık vücudu hıçkırıklarla sarsılırken tırnaklarını omuzlarıma geçirmişti. Bu her ne kadar canımı yakıyor olsa da ses çıkarmamış, dudağımı ısırmakla yetinmiştim. Benim omuzlarımda birkaç çizik bırakması, kendi yüzünü parçalamasından iyiydi. Onu korumak istiyordum. Bunu bir nevi geçmişte yaptığım hatalarımın telafisi olarak görüyordum. Hayat karşıma ikinci bir şansla çıkmışken bunu da ziyan edemezdim.

  Rebecka'nın düşüncesiyle gözlerim, her ne kadar kayıtsızmış gibi görünse de çocuğu herkesten gizleyebileceği ama benim kolaylıkla görebildiğim bir endişeyle süzen Charlize'inkileri buldu. Bana çevirdiği bakışlarında ikimizin de aynı şeyi düşündüğümüze şüphem yoktu.

.

 Olması gerekenden daha uzunmuş gibi hissettiren dakikaların ardından içimi acıtan hıçkırıkları cılız sızlanmalara dönen çocuğun başının üzerine ufak bir öpücük kondurdum. Bana karşı koymaya çalışmadığında bundan cesaret alıp, parmaklarımla çenesini tutarak kafasını biraz kaldırıp saçlarını geri taradım ve yüzüne baktım. Kızarmış gözleri ve yaşlarla ıslanmış yüzü berbat haldeydi. Bir günde tüm dünyası yıkılmıştı. Ona bakıp ta acımamam imkansızdı. Merhametliliğiyle bilinen biri olmamama rağmen sırf o pes ettiğini ele veren gözleri bile beni harekete geçirmeye yetiyorlardı.

 Tekrar burnunu çekip yumruk yaptığı eliyle gözlerini ovuşturduktan sonra karşımızda oturan kadına döndü. Bunu yaparken kendini benden uzaklaştırmamış olması dikkatimden kaçmamıştı.

"Benden istediğin ne?"

 Kadın başını duvara yaslayıp gözlerini kapadı. Bu sırada Charlize de içeri gelip kapıyı örtmüştü. Alt kattaki ev boştu ama sesleri başka biri duymuş olabilir diye kontrol etmek istemişti. Birinin polisi çağırması çok büyük sıkıntılara yol açabilirdi. Şu anda o tür sıkıntılarla uğraşabilecek durumda değildik.

"Quinn'in seni görmesini istiyorum."

 Danny kollarımdan sıyrılıp kadına doğru emeklediğinde onu uzanıp geri çekmek istesem de aksine karar verip yerimde bekledim.

"Quinn kim?"

"Atlas'ın erkek arkadaşı." Kadın yeniden derince soluklandı. "Atlas'tan sonra Quinn kendini kaybetti. Onu teselli edecek bir şeyim olmadığından ben de tek çareyi oradan apar topar kaçmakta buldum. Onu o halde görmek bana fazlaydı..." Başını iki yana sallayıp kendini durdurdu. "Her neyse. Geçmiş geçmişte kaldı. Ama inan kaderin seni önüme çıkaracağı aklımın ucundan bile geçmezdi."

INCOGNITO (BxB)  - Tamamlandı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin